cumartesi bugün, nası sessiz heryer.. arada iç odalardan birinden, sohbet etmekte olanların kahkahası geliyor, hepsi bu.. herkes kendi halinde; çok olası ki, kimse çalışmıyor..zaten bugün burda olmak kimsenin hoşuna gitmiyor. bense saatin dokuzkırkbeş olmasını bekliyorum. çünkü sigara saati demek.. elimde kocaman termos fincanım ile bahçeye çıkıp, ardarda iki sigara patlatacağım demek.. istanbul da nası soğuk bu sabah! evlerden ırak... kar yağacak diyor ya meteoroloji, yağsa da kurtulsak dedim bu sabah.. ki nefret ederim kardan kıştan. ama en azından husumetini alır havanın, meymenetsiz soğuk gider.. aksi takdirde, bu havanın sonu nereye varır, korkarım.. ofisten bi arkadaşımız kırklareli'ye askere gitti. kız arkadaşından aldığımız son bilgilere göre, soğuktan hiçbişi yapamıyolarmış.. talim terbiye hak getire.. askerin bile elini kolunu bağlamış soğuk, peh...
bu hafta, okulumun son haftası olacak... son kez bu salı gideceğim, çarşamba gitmeyeceğim bile.. ve ilk dönem bitmiş olacak.. sonra finaller, yetişmesi gereken çeviriler derken, bi bakıcam, bitmiş dönem... şubata kadar rahatım sonrasında.. hayalini kurduğum o "çay-tv-sabahlık" üçgeni içinde günler geceler geçireceğim...diziler izlemek istiyorum deli gibi... eskiden çok yapardık ev arkadaşımla, çayımızı demler, birimiz bi koltuğa, diğerimiz diğer koltuğa yayılır, bütün akşam tembel tembel takılırdık.. işte yine o günlere dönüş yapmak istiyorum.. bi süreliğine de olsa... şubata da dinlenmiş başlarım heralde.. bakalım kahramanımızın başına, ikinci dönemde neler gelecek?
dokuzkırkbeş olsun, bi sigara içip sakinleşeyim.. sonra da 12.30 olsun, evime gideyim... sıcak olsun, yumuşak olsun.. polar sabahlık, zürafa terlik.. ufff, özledim :)
0 yorum:
Yorum Gönder