çok eskiden, ben taaaaaa Edirne'de okurken; oda arkadaşım sebebiyle bir takım ağır abilerle kantinde çay içmiştim günün birinde.. iyi çocuklardı aslında :) neyse...
böle esmer kara kuru bi çocuk vardı içlerinde.. geçmiş gün, adını hatırlamıyorum.. hoş hatırlasam da buraya yazmazdım zati :)) neyse, ehliyetini mi gösteriyodu bana hatırlamıyorum. bi şekilde şekilsiz vesikalıklarından birini gördüm bu arkadaşın.. kara kuru böle, tipsiiiizzz... "marc anthony'e benziyomuşsun burda" dedim. o da doğal olarak "o kim ki?" dedi... ben ise kendisine "ya yok mu şu tipsiz, aids' liye benzeyen adam" dedim. ve o anda masada soğuk bir rüzgar esti :)) herkes önce bana, ardından da çocuğa baktı.. ben çok sonra farkettim kırdığım potu.. "çok yetenekli, latin asıllı bi şarkıcı; sevdiğimiz bi abimizdir" diye kıvırmaya çalıştıysam da pek fayda ettiğini söyleyemeyeceğim.. o günden sonra da bi daha görüşmedik zaten :))
pot kırma konusunda bazı ulaşılamaz, akıl alamaz yeteneklerim vardır; sözün özü :)) gerçi bizde bu genetik. bu huyumu annemden almışım sanırsam.. babamın anlattığına göre iş yerinde bir gün üç adet kel adamı karşısına oturtup içinde "hem kel hem fodul" , "kelin merhemi olsa kendi başına sürermiş" gibi içinde kel geçen ne kadar atasözü varsa ihtiva eden bir konuşma yapmışlığı varmış :))
annem diye söylemiyorum, bunun komik olduğunu bile farkedemeyecek kadar iyi niyetlidir kendisi.. yoksa saf mı demeliydim :))
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder