Büyük beklentiler oluşturan bir yıl oldu 2013..
Beklentilerle girmedim yıla, zamanla oluştular...
Temelini doğru atmadığın hiçbir şeyin, beklediğin kadar kusursuz olamayacağını da öğrendim; uygulamalı olarak..
Beklediğim, istediğim, umduğum hiç bir şey olmadı desem, yeri hatta...

2012 hayatımdaki en berbat yıl idi;
2013 için o kadar kötü konuşamam; şimdi hakkını yemeyeyim...
Şahsi tarihimde, inanılmaz durağan bir yıl olarak görünecek; yıllar sonra baktığımda..

Çok fazla çalıştığım, çalışmaktan önümü göremediğim bir yıl oldu...
Çok da yalnız kaldığım...
Yalnız kalmanın ne demek olduğunu öğrendiğim...

Dersler aldığım...
Kimseyi; canından parça bile olsa, önceliğin yapmaman gerektiğini öğrendim...
Senin öncelik yaptıklarının, seni öncelik yapmadığını görmenin; ne kadar can yaktığını yaşayarak öğrendim...

Tercih edilmemenin ne demek olduğunu da öğrendim, kan kusarak..
Yaşlanmak kavramıyla yüzleştim!

Aşkın anlamını öğrendim...
Tenden bağımsız görebilmeyi, aşkı...
Tenine değemediğin birine aşık olmanın, nasıl yüce bir kavram olduğunu...
Aşk denen şeyin, aslında ilahi bir kavram olduğunu ve öncelikle kabullenmekten geçtiğini....

Cinsiyetler üstü bir kavram olduğunu sevginin...
Sevmenin ne meşakatli bir süreç olduğunu, ama bir kez başardın mı tadından yenmediğini...


Kendime de yaklaştım aslında...
Neyi sevdiğimi, neyi sevmediğimi öğrendim..
Ne garip değil mi, bu yaşıma kadar farkında bile değilmişim meğer...
2013'te kendimi anladım ben...

Sevdiğim insanlara, sevdiğim alanlara, sevdiğim nesnelere zaman ayırmayı öğrendim...
Kendim için para harcamanın ne güzel bir şey olduğunu...
Paramı idare etmeyi henüz öğrenemedim gerçi ama, bu konuda bir sorunum olduğunu öğrendim en azından...


Ve şimdi, yeni bir yıl adım atmaya saatler kala; bundan sonraki hayatım hakkında kararlar vermenin ne kadar saçma olacağını da biliyorum...
Sadece dileyebilir, umut edebilirim...

Önce hayatta kalmayı diliyorum...
Bu yılın tamamını görebilmek istiyorum...
Sağlıklı şekilde hem de...
Hayatımdan ya da sağlığımdan endişe etmek istemiyorum...
Ve Allah'tan en büyük dileğim, ne bu yıl ne de önümüzdeki yıllarda bana ailemden birilerinin acısını göstermemesi...
Kimse için üzülmek ya da korkmak istemiyorum..
Herkesin iyi olduğunu bilmek, en büyük temennim...

İkinci sıradaki dileğim, huzur....
Kavgasız, gürültüsüz, net, açık bir yıl olmasını diliyorum...
İşimde ve özel hayatımda huzur; en kolay kaybettiğim ve en zor bulduğum şey çünkü..
Ben kıymetinin farkındayım ve pamuklara sarıp saklamaya da hazırım...

Ve sevgi...
Adına ister aşk deyin, ister başka birşey...
Hayatım boyunca hayalini kurduğum o duyguyu bu yıl  istiyorum artık..
Bekleyecek takatim kalmadı...
Beni hakeden ve benim de haketmek için uğraşacağım birini istiyorum yanıma...


Bu ana dilekler dışında bir kaç da yavru dileğim olacak...

Para gibi :)
Aldığım milli piyango biletine 500 bin TL'cik çıkmasını rica ediyorum...
Hayatımı baştan sona değiştirmekle kalmayacak, yoksunluktan elimin gitmediği çok kişiye de yardım etmemi sağlayacak bir para...

Yüksek lisansımı bitirebilmek gibi...
Kaç sene oldu yahu, yazabileyim artık şu tezi :(

Para çıkmaması durumunda; kira bile olsa, bahçeli bir ev gibi...
Kendim için bişey istiyorsam namerdim, hepsi köpeklerim için :)

Gerçekten sıkıldığımı hissettiğimde, buradan ayrılabilmek gibi...
Ege'ye aitim ben.. Ruhum da, bedenim de egeli...
Oraya dönebilmek ve ait olduğum yerde yaşamak istiyorum..
Şimdi değil belki ama yakın tarihte mutlaka...

Daha çok okuyabilmek, nice konserlere gidebilmek, bolca yazabilmek ve öğrencilerim için verimli bir hoca olmaya devam edebilmek istiyorum...


Çok da fazla değil sanki...
Sonuçta yılda bir defa diliyorum :))


Bir de Melek var ama o konuyu buraya yazmayacağım...
Kalemime değdiği ya da dilimden döküldüğü her dakika; ucuzlatıyorum sanki...
Ederini, hakkını verecek ve size bundan hiç bahsetmeyeceğim..
Ama saat 00:00 olup gözlerimi kapadığımda; kalbimden çıkan ilk ve en samimi dilek onunla ilgili olacak...

Herkese gönlünden geçtiği gibi gelsin yeni yıl..
Ne istiyorsanız, misliyle alın...
Yüzler gülsün, kalpler atsın..
Kalp önemli :))

Heybetinle gel be 2014 !!!!!
Ben seni özlediğimde, damlalar bulutlarda donuyor..
Ağırlaştıkça bulutlar, yollara dökülüyor..
Üstlerine basmaya kıyamadığımdan, gelemiyorum..
Sen özlemedim sanıyorsun..
Ben doğanın dengesini koruyorum!


Özür diliyorum, canım kendim...
Çok hırpaladım seni, yıl be yıl...
En çok sana yüklendim...
Uykusuz bıraktım, aç bıraktım, bayılana kadar çalıştırdım..
Sigara içtim, alkol aldım...
İnsan gibi yapsam, yine sorun değildi..
Rakı masasında, on Aydın Boysan gücüne ulaştığım oldu..

En çok kalbini yordum tabii..
Olduk olmadık kişileri sevdim..
Ben sevdim, sen çektin...
En çok çalışan organın yaptım, yumruk kadar kalbini...
Kimsesiz kaldı, küçülüp hedef küçülttü...
Kocaman sevdim, göğüs kafesine sığmadı...
Bir türlü rutinini bilemedi, hep bir endişe içinde yaşattım onu...

Çok üzgünüm, canım kendim...
Oysa ben, şu hayatta en çok seni sevdim; biliyor muydun bunu?
Seni sevmeden, başkasını sevemezdim ki, biricik kendim...
Başkasını sevmeyi, sende deneyerek ve yanılarak öğrendim...

Affetmeyi de senin sayende tecrübe ettim mesela..
En çok seni affettim, hoşgördüm..
Yoksa sen beni mi demeliyim?

Öyle ya da böyle, bunca yıldır birlikte yaşadık..

Yeni bir yıla başlarken, hakkın kalsın istemem üstümde...
2013 çok insan götürdü bizden ya hani..
Kimsenin sağ kalacağının garantisi olmadığını idrak ettik bir kez daha...
Olur da, zamansız bir gidiş planlıyorsa kader bana; en çok hakkı geçen sensin...
Gel sen bana hakkını helal et..

Yaşarsak şayet (ki tüm planlarım yaşayacağım ihtimali üzerine kurulu), oturur yeni bir plan yaparız birlikte..
Sen beni affedersin, ben seni azıcık daha mutlu etmenin yollarını ararım...

Şu yıla başlarken, önce hayatta kalabilmeyi dileyeceğim sanıyorum...
Yapmak istediğim çok şey var falan da; daha önemlisi,
Hissetmek istediğim de çok şey var...
Onları yaşamadan, hissetmeden ölmeyeyim isterim...

Sen beni idare et, canım kendim..

Şimdiye kadar yaptığım her şey için...
Yarından itibaren yapacağım, daha niceleri için...
Önce gecikmiş, sonra peşinen..
Kocaman özürler diliyorum senden...
Büyüklük sende kalsın, olur mu?
Affet beni, kıymetli kendim...



30.12.2013

Tam Şu An...

Bıktım anlık dalgalanmalardan!
Az önce odama gelip yeni yıl ile ilgili güzel dileklerini sunan öğrencilerime gülücükler dağıttım..
Oysa tam şu an, loş ışıklı bir odada yüksek sesle Asaf Avidan dinleyip, şarap içmeyi; içimden gelirse de böğüre böğüre ağlamayı istiyorum!
Fakat bir saat sonra dersim var ve ne de olsa,
Show Must Go On!
22.12.2013

AKıLLı

Benim seni sevdiğim gibi,
Bir insanı sevemezsin...
Aklın izin vermez buna, yitirirsin...
Kalbin izin vermez, tekletirsin..
Bu yüzden diyorum işte, sen meleksin...
Ben ise herkeslerden akıllı..

İnsanların yalnızlıkla başa çıkma yolları, çeşit çeşit...
Sevgilin terkeder, ev gözüne bomboş görünür; içip sızmayı denersin...
Biriyle paylaştığın evde ansızın yalnız kalırsın, sen de evden çıkmayı seçersin...
Duramazsın o evde, üstüne gelir duvarlar...

Başkalarının başına gelen her tür trajedinin, beni yalnızlığımla yüzleştiriyor olması çok enteresan..
Ya gerçekten dünyanın etrafımda döndüğünü sanan bir benmerkezciyim...
Ya da, üstüme yapışıp kalmış olan bu çaresizliği pek güzel kamufle etmiş ama beklenmedik her olayda, sızdırmasına engel olamayan bir beceriksiz....

Yalnızların yanlış anlaşılması, şaşılacak bir durum değil aslında...
"Ben sana hayatımdaki en kötü olayı anlatıyorum, sen kendi acılarını anlatıyorsun bana" diye kızarlar mesela...

Aslında yalnızlar, kendi kaderleriyle hesaplaşıyorlardır...
Sana "daha kötüsü de var" diyip, seni teselli etmeye çalışıyorlardır.

Sevgilinle mi kavga ettin? Üzülme bir tanem; bak, benim kavga edecek bir sevgilim bile yok...
Ne, kocan evi mi terketti; çok mu yalnız hissediyorsun kocaman yatakta? Bunun için kendini üzmeye değer mi? Ben her gece yalnız uyuyorum, öldürmüyor merak etme...

Evet belki çok duygusuz geliyor olabilir...
Hem durumunu sana güzelliyorum...
Hem kendime trajedilerden battaniye örüyorum...
Benim de bir yerde, ağlayabilmem lazım!
Her gün içinde bulunduğun ve artık kanıksadığın bir duruma ağlayamıyorsun ki....
Senin trajedin beni sarsıp uyandırıyor!
Senin on üzerinden dört alan acına verdiğin reaksiyon, benim sekizlik yalnızlığıma ağlamam gerektiğini hatırlatıyor bana...
Sen beni sağlıklı bir insan yapıyorsun, ben de seni teselli ediyorum işte.. Ne var bunda kızacak!

Şu aralar ruh bütünlüğümü sağlayamıyorum bir türlü, ne yapsam olmuyor..
Çok fazla çalışıyorum...
Sabah 9 akşam 22 okuldayım...
İnanılmaz yorgunum, dolayısıyla...
Bir de evime ve köpeklerime gereken ilgi alakayı gösteremiyor olmanın getirdiği vicdani yük üstümde...
Akşam eve pelte gibi gidiyor, bir iki şey atıştırıp yatıyorum..
Yatmıyorsam da, mutlaka yapmam gereken bir iş olduğundandır...
Yapmam gereken işler bir türlü bitmiyor...

Yaşadığını hissetmek için, yazması-okuması-dinlemesi gereken insanlardanım ben üstelik...
Tek kelime yazamıyor, ders kitabı/rapor dışında bir şey okuyamıyor, çalışırken arkadan vızıldayan müziği duymuyorum...
Ben, ben değilim sanki...

Kendimi toparlamam gerektiğini hissettiğimde ise, zorla da olsa bir şeyler karalamaya çalışıyorum ama...
Zorla güzellik de olmuyor...

Okul bitsin artık, gerçekten çok yoruldum!



Alın size; bu tempoda oradan oraya koşarken, "yazmam lazım" çırpınışında çıkan son şaheserim :)

Benim yaşım yeşil, boyum mavi
Çağırsan, gelmeme yok mani..
Çok da beklentim yok zati;
Gözün yolumda olsun, kafi...

:D

11.12.2013

İnsaN!!

İnsanı, insan olduğu için...
Hayalleri, umutları, düşünceleri, annesi-babası, sevdikleri, sevenleri...
Olduğu için sevin!
Ne olur yahu; insanı, insan olduğu için sevin...

İnsan hayatı kutsaldır!
İnsanlar hayatta kalsın, insan ömrü uzasın diye; hayvanlar üstünde yapılan deneyleri bile, damarlarını şişire şişire savunanlar!
İnsan hayatı kutsaldır desinler keşke, her seferinde!

Hiç bir özgürlük, senin elinde olduğu sürece legal; senden olmayana sıra geldiğinde, illegal olmasın!
Kimseyi kendinden kıymetsiz görme, güzel kardeşim....

Zamanında Aysun Kayacı, televizyonda "benim oyum ile dağdaki çobanın oyu aynı mı?" dediğinde; ayağa kalktı bu ülke...
Hak, özgürlük, eşitlik; kahrolsun elitizm diye..
Hepimiz eşitiz diye bağırmaktan ciğerimiz soldu!

Şimdi neyin peşindesiniz?


Lütfen; resmi büyütüp bakın ve yanında yazan yazıları okuyun...
Tamam; senin ülkene, bayrağına, milli bütünlüğüne ters gelen şeyler yazıyor olabilir burada...
Ne yapalım o zaman?
Van'da üşüyen, hasta olan, aç olan; soğuktan donma noktasına gelen insanları yardımsız mı bırakalım?
Onlara bir ev yapmayalım mı?
Evimizde kullanmadığımız kıyafetleri, battaniyeleri göndermeyelim mi?
Ölsün mü bu insanlar, gözümüzün önünde?

Günahtır; hanımlar beyler...
Büyük günahtır...
İnsanlar hayatta kalsın, insanlar temel insan haklarından mahrum olmasın...
Barınma, aç-susuz kalmama gibi; en temel ihtiyaçlarından mahrum olmasın...
İnsanlar, insan gibi yaşasın; sonra gelin onlara aklınızdakileri anlatın...
İkna etmeye çalışın, bir dinleyin bakalım; neden böyle derler, neden böyle düşünürler...
Karşılıklı anlaştıktan sonra, karar verin kim haklı, kim haksız...
Varsa bir suçu bu insanların, adil şekilde yargılayın ve cezalandırılmalarını sağlayın...
Burası hukuk ülkesi...
Kim hata yapar ise, hukuk verir cezasını...

"Bunu yazana yardım yok, ölsün bunlar" demek; benzer bir cezalandırma sisteminde, ilk öldürülecek kişilerin siz olduğuna işaret eder...
Etmeyin eylemeyin..
İnsanı, insan olduğu için sevin; ne olur...

5.12.2013

YarıN

Kendi inancımı, kendi tanrımı, kendi aşkımı, kendi Şems'imi yaratıyorum...
Sen inanmasan da, ben inanıyorum...
Yıllar sonra; hiç istemesen bile yazıyor olacak adın, nice kitapta...
Varlığınla değil üstelik, yıkılamaz yokluğunla...
Adına tasavvufi bir felsefe üretilmiş, hiç bir faninin ulaşamayacağı şekilde sevilmiş, karşılıksız sevmeyi şiar edinmiş müritlerin yerlere göklere koyamadığı biri olacaksın...
Sen bugün sadece "olmayarak" , yarına iz bırakacaksın...
Üstelik hiç zahmet etmeyeceksin...

Çünkü sen bir meleksin ve melek sevmek bunu gerektirir.....
 
MüTeveLLi HeYeTi © 2009. BaLıK GöZüNDeN İNeK!