günler, delicesine yavaş geçiyor!
neler neler yapıyorum, en son sıkılıyorum; bir bakıyorum 1 saat geçmemiş bile...
oysa hayat öyle mi?
göz açıp kapama arasında 3 yıl geçmiş oluyor..
eski şeylere merakımız da bundan herhalde.
daha o şeyler eskiyemeden, yenileri çıktığından rafa kalkmış oluyorlar..
oysa daha eskimemişlerdi ki!
2000'li yıllardan kaç türk sineması izlediniz mesela?
kaç yerli filmin hakkını verdiniz, kaç yönetmeni kıyaslayabilecek kadar tanımaya fırsat buldunuz?
ya da genç kuşak yazar olarak adlandırılan 25-45 yaşları arasındaki yazarlardan kaçının birden fazla kitabını okuyup üslubunu benimseme şansınız oldu?
daha 2000'li yılların hakkını verememişken biz; 2010'lu yılları geçeli bile 3 sene oldu!
ne zaman oldu, ne ara oldu?
bakın 90'lara, 80'lere falan hiç inmiyorum..
2000'ler, oldukça yakın bir geçmiş sayılabilir aslında..
ama yok hakkı verilemeden; nice nice filmler izlenemeden, nice kitaplar okunamadan, nice şarkılar dinlenemeden; eskiyiverdiler!
işte ben buna baş kaldırıyorum!
2000'li yılların hakkını vermeden, arkamda bırakmak istemiyorum.
bugün "usta yönetmen" olarak kabul edilen adamların, çıraklık filmlerini izlemeden, onları anlamak mümkün mü? adam bugün çektiği filmde, ilk filmine gönderme yapıyor inceden, kimsecikler farketmiyor.. niye? çünkü bilmiyorlar...
sanıyorlar ki o adam, anasının karnından böylesine yetenekli doğmuş.
ve evet, orhan pamuk ilk yazdığı roman ile almadı o nobel'i!
hakkını verin, keyif aldığınız şeylerin..
o geçmek bilmeyen günler var ya, 2000'li yıllardan bir kaç çırak filmi izlerseniz nasıl da hızlı geçer inanamazsınız!
0 yorum:
Yorum Gönder