bu şarkılarla büyüdük biz..
"sözlerimi geri alamam, yazdığımı yeniden yazamam" diye..
üstelik "hiç bi kere hayat bayram olmamıştı" ya da "her nefes alışımız bayramdı" da biz farketmemiştik. ne de olsa ergendik :)
"Bir umuttu yaşatan insanı" ve son çare olarak "almıştık elimize sazımızı"
üstelik Serdar Öztop vardı o zamanlar; dinlemelere doyamadığımız, ne de olsa ergendik..
Kurt Cobain'in hırkası hepimizindi..
üstelik bu şarkı hayata bağlardı bizi, isyan değildi.. sadece sazımızı elimize alışımızı açıklıyorduk.. bir de gelecekte sözlerimizi geri almayacağımızı beyan ediyorduk..
şarkılarla şekilleniyorduk..
şimdiki nesli bilmem ama; bizim her duygumuz bir şarkıydı..
wind of change ile değişiyor, alive ile hayata tutunuyor, lithium ile herkese bağırıyor, alma mater ile karalara bürünüyorduk..
haluk levent'lerimiz de vardı ama.. cumartesi bu şehir dinlerken kendimize acıyorduk.. çünkü adam "aynalardan kaçarken, özlenmeyi beklemek; ne kadar acı, ne kadar komik ve ne kadar bana ait değil mi?" diye soruyordu.. verecek cevabımız olmuyordu.. biz -headbang- yapmayı bile haluk levent'le öğrendik misal :))
aklıma gece vakti geliverdi "nejat yavaşoğulları", neredense artık :) metallica'nın 99 konserinde yanında takılmıştık da, havamızdan yanımıza varılmamıştı. ne kadar az kişi tanıyor oysa şimdi onu..
işte insan yaşlandığını böyle zamanlarda anlıyor.. birinin saç modelini Nejat Yavaşoğulları'na benzetince, "o kim" diye soruyorlar.. "bulutsuzluk özleminin solisti" desen anlamayacaklarını o dakka idrak edip, "amcaoğlu bizim" diyesin geliyor..
oysa hiç gerek yok bu kadar tantanaya di mi? metallica 99 konseri diyorum :D:D:D:D:D
0 yorum:
Yorum Gönder