23.03.2013

FoR My "MuSe" (2)


Bu saat olmuşsa ve yarın karşına dikilecek sorumluluklara rağmen uyumadıysan, kalbinde sorumluluklarından daha güzel biri vardır..

Yalnız değilsin, sadece bensizsin.. ve en korkuncu da; farkında değilsin!!

Bi an olacak, aklından geçecek, "yazmış mıdır" diyeceksin..ve biliyorum ki; bi kontrol edeceksin, bu cümleyi görüp gülümseyeceksin..

Henüz hayatına almadığın, daha tanımadığın bir melek var; her gece sabaha kadar başucunda bekleyen..

Huzurlu tek uykuyu, yakınımda tadacaksın.. Henüz tecrübe etmemiş olman, doğru olmadığı anlamına gelmiyor; yaşayacaksın, söz..

Ve uyuduğunu sanıyorsun.. İyi geceler, benim ruhumun dönülmez akşamı..

Yaşlandıkça bir halka daha atıyor zaman boynumuza.. Ayakta öleceğiz, yüzyıllık çınarlar gibi.. Halkalar kesmezse nefesimizi..

Nasıl ağlamam lazım bu gece sana.. Ağzımdan bölük pörçük kelimeler çıkmalı, bir tek sen anlamalısın.. bana ulaşmalısın!

Öyle bir gücüm vardı ki, herkesi sıradan olduğuma inandırmam lazımdı..Aksi takdirde, koca bir nesil aklını yitirebilirdi, kıyamazdım...

Bir sürü saçma sapan şey yaşayıp, seni özlüyorum. Özlüyorum bildiğin, kokunu falan.. Tanrıdan dileklerim: önce akıl fikir, sonra kokun..

İçini sevdiğim, ruhu yüzünden güzel adam.. hep renk olasın, rengarenk kalasın.. Ahenkli, dingin,tablo gibi..

Kurduğum tüm cümleler, birinci çoğul şahıs..Ne ben gözümde büyüteyim, ne sen küçümse.. Basit bir dil bilgisi kuralından ibaretiz..

"Alışmak" istiyorum sana, hepsi bu...

Anneler, sadece yaşayan çocuklarını affeder.. ne tuhaf değil mi?

Senin benim için ne ifade ettiğin değil, benim sana neler yazdırabileceğim önemli..

Kapılardan girmek zor, çıkmak ise çok kolaydır; bilirim..Önünde ciğerci kedisi gibi dolanıp durduğum tek kapı da seninkidir..

Yeterince yorulursak, belki uyuyabiliriz..

Kalbimiz sağlam kalsın.. Yol dediğin nedir?

İçimde tarifsiz bir özlem! Olduğun yerde olmalıyım, biliyorum; olamıyorum.. Kesif bir çaresizlik kokusu yayılıyor, sessizce izliyorum...

Tüm yolların dönüp dolaşıp sana bağlandığı bu alternatif fakiri zamanlarda, kendi yolumu çizmem gerektiğini söyleyenler bile var.. Anlatamıyorsun ki; elde etmeye çalıştığın rakam 1 ise, 2 'yi 7 ile çarpsan ne? Ruhu vizyonsuz, gözünde perde; tutturmuş matematik diye.. Oysa sınırlı sayıda insan biliyoruz ki, dünyanın en büyük gizemlerinde üst sıralardayız. Kara delikler, şeytan üçgeni, sen ve ben.. Bir de “artık zamanı geldi” demiyorlar mı? O zaman, ayaklarınla birlikte gelecek! Ayakların değmediyse kapı eşiğime, zamanı gelmemiştir; net!

Geçebilesin diye, ördüğüm duvarları yıkacak değilim.. Geçesin varsa, o duvarı yerle yeksan etmeyi bilmelisin..

Küçükken koşmayı marifet sanırdım, büyüdükçe varmayı.. Şimdi ise, düşmemek bile yetiyor..

Aklımda kalacağına kalbimde kalsan ya.. Daha sıcak olur hem, hem de zaten bir odan var orda.. Kendine ait bir oda..

Bugün yoksun diye, rüya görmeyi reddecek değilim..Yarın ihtiyacın olduğunda uykularına sunmak üzere, anı biriktirmeliyim..

O kadar kıyamam ki sana; dönmedin diye kızmadan önce, cebine ekmek kırıntısı koyup koymadığımı sorgularım.. (çünkü masalız biz...)

Sevgilim.. Hala bekleyip beklemediğimi sormuşsun.. Bekliyorum elbet.. Sen beni bunun için bırakmadın mı?

Aynı gökyüzüne bakıp da, aynı hayali kurabilen; üstümüzden kayan yıldıza bakıp, aynı dileği tutabilen kaç kişi kaldık ki zaten?

Dünya; benim olduğum yerden, senin olduğun yere kadardır! Aksini "bilmek" istemeyen bir aşığa, ne desen beyhudedir..

Bensiz geçen her dakikanın ne büyük kayıp olduğunu anladığında, kafanı vuracak duvar arayacaksın.. Üzülme, ben onu da vereceğim sana...

Seninle aynı anda ağlayacak, her an buna hazır birini bulmak ne kadar zor; biliyor musun?

Şimdi yarım, yarın eksik.. Eksikliklerine "hafiflemişim" diye bakabilene kadar, kendini yerinde ağır taş sanmaya devam..

Biliyorsun olmayacak.. Ölmeyecek de.. Asılı kalacak, yarım..İnancını sorgulayacaksın, kimse farketmeyecek. Alışacaksın sonra...

Gün geçtikçe, ardımızda daha çok "yarım" şey bırakıyor ve yarım yamalak gidiyoruz ölüme.. İçimiz hep eksik..

Daha fazla yazarsan ağlarım biliyorsun, ne zaman bu kadar çok yazsan hep ağladım..Ve ben ağladığımda, mutlaka kötü bir şey oluyor..

Hey dünya! İçimdeki güzelliklerin birine bile sahip olamayacak kadar kötüsün! Ama benim sahip olamadığım tek güzellik de sende..

Birinin bize ne ifade ettiğini anlatmak için o kadar uğraşıyoruz ki; biri için ne ifade ettiğimizi dinleyecek zaman kalmıyor..

Ortak yaşanmışlıklardır yaklaştıran, aynı uykusuzluğu paylaştıran.. Kanımız bile aynı renk, o günden sonra..

Başlarken hedefimiz "dinlesinler" değildi ki, neden seviniyoruz kalabalıklara? "Anlasınlar" istemiştik, bir arpa boyu yol aldık..

Senden beslenip kendimi çoğaltmaya başladığımdan beri, kalabalık seviyoruz seni... Ne zaman çınlasa kulağın, bizden biri özlüyordur!

Seni sevdikçe içimde büyüyen "o şey" lere ben bile yetişemiyorum.. Sayende, içim dışımdan büyük artık..

Bu kadar üşüyor olması ellerimin, titriyor olması parmaklarımın; sanma ki geceler bağlanmıyor diye sabahlara.. Yoksun; hepsi bu..

Kalemimden damlayan kan ile, çok hayat kurtulurdu... Ben ise, her büyük kelamın ardına üç noktalar koymak için kullandım..

Güneş doğsa ne olacak, bağlanmıyor ki benim gecelerim sabahlara.. Bu yüzden hep soğuk kalıyor ellerim, avuçlarım hep bembeyaz..

Bekleyeceğim.. Her gün yeni bir umutla, bitmeyecek bir heyecanla bekleyeceğim.. Çünkü içimde umut dolu bir "belki" var, "inşallah"la beslenen...

Gerçek bir elvedaya kadar çok iç çekeceğiz, çok gün geçmeyecek, çok gece sabaha bağlanmayacak, çok ağlayacağız, çok şarkı yapacağız!

Büyük laflar etmek istiyorum eskisi gibi.. Ayna çıkıyor karşıma, soruyor tokat gibi.. Ne eskisi gibi ki?


0 yorum:

 
MüTeveLLi HeYeTi © 2009. BaLıK GöZüNDeN İNeK!