Her aşkın son kullanma tarihini okuyabilirim, daha en
başından..Hep okudum, hiç şaşırmadım bitişlere.. Lakin bu! Bunda hiç bir şey
yazmıyor!
Senin yüzünden dünyaya borçlanıyorum gün be gün.. “Ben sana gelmiş geçmiş en destansı aşkı
yaşattım, şimdi sen de bana bir iyilik yapmak zorundasın” diyecek diye çok
korkuyorum...
Boş bir çerçeve bekliyor evimde, gün gelecek ikimizin
resmini koyacağım niyetiyle aldığım.. Boş bir çerçeve, hepsi bu..
Sen şimdi acıksan, bu saatte; ansızın.. Ben kalksam sana bi
sandviç yapsam...
Uykun gelse peşine, yanına uzanıp saçlarını okşayarak
uyutsam...
Kokun dolsa burnuma, nefesini dinleyip şükretsem tanrıya...
Rahatsız etmekten korkup; nefes bile almadan izlesem sabaha
kadar yüzünü...
Sesini duysam ya, sadece sesini duysam............
Gözlerin aşk rengi senin!
Sesine en çok adım yakışıyor, yüzüne aksim...
Gözlerime bakıp adımı söylediğinde; tanrıya yaklaşıyorum
ben!
Sen bu dünyada nefes alıyorsun ve hala Tanrı’nın varlığını
sorgulayanlar var...
Sana benim gibi bakan olmuş muydu hiç?
Seni sevmeye başladığımdan beri, daha iyi bir insanım..
Gerçekten!
Sokak gürültüsünde söyle söyleyeceğini, sadece gerçekten
dinleyenler duyabilsin nüansları...
http://www.youtube.com/watch?v=wb_12VhXk9o
http://www.youtube.com/watch?v=wb_12VhXk9o
Kendime not: Korkmaaaa, kimse kalbi yerinden çıkacak gibi
attığı için ölmemiştir...
Dünya, sana ve bana dar geliyor.."Biz" olursak,
daha rahat sığarız bence..
Farkında mısın, "kimsesizliğinin" içine ettiğimin..
An itibari ile ben varım...
Bu saatte, iki kelam etmek için ruhumu satabileceğim
insanlar uyuyor olmasa ya.. "İnsanlar" kelimesinin altını çiziyorum..
Seni bekliyorsam, hangi gece uzun ki?
"Seni" bekliyor olmak bile güzel..
Bana bu şansı verdiğin için teşekkür etmeliyim sadece..
Seninle aynı isimde bi sevgilim olmuştu benim, nasıl hitab
edeceğimi bilirim..
Sen benim yanımda yat, vantilatöru bile sana çeviririm
ben...
Bunca yıllık ömrümde, kadın olmaktan duyduğum gurur ve bunu
taşıyışımdaki asalet; kadın sevmeyen bir adama aşık olmamla sona erdi...
O yağmur altında söylediğin her güzel söz, bir gök
gürültüsüne kurban gitti; hepsini en başından söyler misin?
Bölmek istemiyorum yalnızlık tiradlarını, sakince izliyorum
oturduğum yerden.. Bunca taraftarı olan bir “yalnızlık mesaisi” ni bölmeye de
kıyamam zira.. Ve gözlerinin gördüğü son günü, elimi tutarak geçireceğini de
söylemeyeceğim kimseye.. Yalnızlık, bir mesai biçimi olarak yakışıyor
sana.. Gerisi zaten ikimizin arasında...
Bırakacağım, yalnız bilsinler.. Hem zaten; ben, senin hayal gücünün ürünüyüm...
Hiçbir damla gözyaşını sorgulamam.. Kimin için ağladığın
beni zerre kadar ilgilendirmez.. Benim amacım yanında olmaktır.. Ne yaşanırsa
yaşansın, elini tutmak ve gözyaşlarını sileceğin tişörtün sahibi olmaktır..
Öyle içten talibim ki...
Şaşkınsın elbet, tereddütle yaklaşıyorsun.. Normal! Ben de
ilk defa yaşıyorum böyle bir şey... Ben de ilk defa “aşk” diye adlandırmaktan
başka çarem olmayan bir duygu içinde çırpınıyorum! İlk defa, biri mutlu olsun
diye canımı ortaya koymaktan çekinmiyor ama o beni sevsin diye strateji
üretmiyorum.. Ben ilk defa birinin yüzü gülsün diye, dünyayı karşıma alabileceğimi
seziyorum.. Üstelik ondan hiç bir şey beklemeden.. Tek uzaylı sensin mi
sanıyorsun?
Ana dilimin bana ihanet ettiği günleri de mi görecektim?
İçimde büyüttüğün bu “şey”in sözlükte karşılığı yok Melek!
Göndersene beni dünyandan.. Neye muktedirsin, ne karşısında
aciz; bi belirlesek sınırları da, artık birbirimizi sınamaktan vazgeçsek
diyorum...
En çok da sözlerime itimat etmemen yoruyor beni.. Birlikte
uyuyor, birlikte uyanıyoruz işte.. Kapat o, şaşkınlıkla açılmış ağzını.. Uykun
geldiğinde, fişi çekilmiş bir makine gibi işlevsiz kaldığımı; içime hüzün
dolduğunda, dostlarınla gülüp eğlenirken, boğazına bir yumru düğümlendiğini
farket artık.. Saçma sapan, gerçek üstü bi takım şeyler; seni bana bağladı,
beni sana bağladığı gibi.. Bununla yaşamayı öğren! Yakın tut beni kendine; ne
olacağını, daha olmadan gör işte...
0 yorum:
Yorum Gönder