O’na baktıkça hissettiğim bu “şey”; içimden taşacaksa, bana
layık gördüğün ruha ve bedene sığmayacaksa, bir ömür idare etmem gereken kalbi
tekletecekse; ya hissettiğim bu “şey”i azalt, ya elimdekileri arttır!
Kendi kabınıza sığınız bayım, çok rica ediyorum! Beni de
yoldan çıkarmayınız.. Hem size verilen beden ne güzel, nesini sevmediniz?
Sizi katlayıp, yeni yeni şekiller versem.. Origami yapsam
sizden yani.. Ortaya çıkacak her yeni şekle de, bir daha/bir daha/bir daha aşık
olsam mesela.. Şu ara biraz yalnızım da..
Sana bir kere bile dokunmamış olan ellere, bir ömür emanet
etmeye bu kadar hevesli olmak.. Kışın, soğuk olup olmadığını bile bilmediğin
ellere..
Saçlarının arasından bir kere bile geçmemiş nefese...
Başının, rahatlığından emin olmadığı omuzlara...
Kollarının kavuşup kavuşmayacağını bilemediğin bir bele...
Kokusunu tanımadığın bir tene...
Varlığı değil, yokluğu etkili olandan kork asıl..
Bu ne biçim bir sessizlik? Ne ile uğraşıyorsun? Ne var
aklında? Şu an içinde vakit geçirdiğin odayı görmek için neler vermezdim.. Kuş
mu olsam, “ayakları yere basan” olmaktan vazgeçip?
Yalnızlıktan şikayet edip, isyan ediyorsun ya; karşına çıksa
tanrı, “nasıl bir hayat istiyorsun peki?” dese... Ne diyeceksin? Ne istiyorsun
gerçekten?
Soru sorarak yönlendirmek, konuşmanı manipüle etmek
istemem.. Lakin; sen ne anlatmak istersen, onu dinlemek için ölebilirim..
İsyan etmeyi, talep etmeyi, niyet etmeyi biliyorsunuz da.. Peki
siz bayim.. Teşekkür etmeyi de bilir misiniz?
Sen bir ucuna otur tahterevallinin; ben diğer ucuna
umutlarımı koyayım.. Acılarımı, hayallerimi, gerçeklerimi, beklentilerimi
koyayım... Bakalım hangimiz daha gerçeğiz, hangimizin ederi daha fazla?
Ben söylemiştim, bir arpa boyu yol aldık demiştim! Sessizliğini
sevdiğim, tek kelam etmemiştin.. İşte kendi gözlerinle gördün, “haklıymış”
dedin mi?
Pardon, bakar mısınız? Ruhum, sesinize takıldı.. Baktınız ya
şimdi mesela, bir parçam gözlerinizde kaldı.. İzin verir misiniz, yanınıza
oturayım?
Bu sabah biraz fazla mı aydınlık? Azıcık kısın şu güneşi,
rica ediyorum; gözlerim açılmıyor...
Tek bir gün bile, aynı olmayacak diğeriyle.. Sen bir bul şu
yolu, gel -olman gereken yere-; ben sana her gün yeni güneş doğuracağım, her
gece yeni ay..
Böyle sanki, bir şeyler olacakmış gibi bekliyorsun ya
yarını...
Sabırla bekleyen ve umudunu hiç yitirmeyen yerlerinden
öperim çocuk..
Düşünürsem, çıldıracağım şeyler var! İstediğin zaman
düşünmemeyi başarmak, büyük nimet.. Düşünmüyorum, öyleyse yoklar!
Ben seviyorsam, sen kutsalsın!
İnandığım her şeyde..
Dinimde, örfümde, adetimde..
O kadar kutsalsın ki hem; adın yok, sana isim verecek cüret
yok...
Bir sen varsın, sen de kutsalsın!
Bir çırağın, ustasına saldırması gibiydi; benden aldığın
kelimelerle, canımı yakmaya çalışman..
Kesinlikle kalleşçe, fakat işlevli..
Aman yok ya, hiç bir şey olacağı yok.. Neyin umudu, neyin
telaşı ki bu? Kızsam da netice değişmeyecek.. Kırılıyorum da, değişiyor mu
sanki?
Hiçbir değere, sizin kadar sahip çıkamıyorum; hiçbirini
sizin kadar sıkı saramıyorum.. Benim tek bir değerim var.. Ona da zaten
yaklaşamıyorum..
Bir düşün; kalkıp gelmişsin, gözünü karartıp.. Ayakların
kapıma getirmiş seni, yolu bile sormadan bulmuşsun.. Düşünemedin değil mi? Ben
de..
Ben seni sevmiyorum, ben kendimi seviyorum aslında.. Benden
bir parça olmayı seçen sensin.. Kendimi sevdiğim sürece, maalesef
sevileceksin..
Çaydan şaraba geçme vakti geldi mi kaptan? Gecikmek
istemem..
Çok da emin olamıyordum, bana mı öyle geliyor diyordum
ama...
Bir süredir, boğazıma sebepsiz yumru düğümlenmiyor olması..
İçimi yırtarak çıkmaya çalışan cümlelerin yokluğu..
Artık çok eminim...
Sen bana bağlısın..
Ben sana düğümlü...
İyisin, çok şükür...
İyisin ki, iyiyim Melek...
Naapsak; birimiz ölse, diğeri peşinden mi gelse? Bir de
böyle mi denesek?
Konu aşk olunca, emeklemek ne güzel.. Tüm yaşadıklarını
unutuvermek ve yeni baştan başlamak herşeye.. Yeni baştan sevsen ya beni.. Adem'den..
Sana edilen güzel kelamları kulak arkası edersen; ettiğin
güzel kelamları duymayanlara kızamazsın bayım! Aşk sadece sana eziyet etmiyor!
Gece 2'de yatıp sabah 8'de kalktım misal, ben..
Ama uyumuyorum, bu saat oldu..
Neden?
Çünkü cümlelerim devrik, senin yüzünden!
Bi çeki düzen ver artık, lütfen!
0 yorum:
Yorum Gönder