1.11.2013

FoR My MuSe (17)

O’na baktıkça hissettiğim bu “şey”; içimden taşacaksa, bana layık gördüğün ruha ve bedene sığmayacaksa, bir ömür idare etmem gereken kalbi tekletecekse; ya hissettiğim bu “şey”i azalt, ya elimdekileri arttır!

Kendi kabınıza sığınız bayım, çok rica ediyorum! Beni de yoldan çıkarmayınız.. Hem size verilen beden ne güzel, nesini sevmediniz?

Sizi katlayıp, yeni yeni şekiller versem.. Origami yapsam sizden yani.. Ortaya çıkacak her yeni şekle de, bir daha/bir daha/bir daha aşık olsam mesela.. Şu ara biraz yalnızım da..

Sana bir kere bile dokunmamış olan ellere, bir ömür emanet etmeye bu kadar hevesli olmak.. Kışın, soğuk olup olmadığını bile bilmediğin ellere..
Saçlarının arasından bir kere bile geçmemiş nefese...
Başının, rahatlığından emin olmadığı omuzlara...
Kollarının kavuşup kavuşmayacağını bilemediğin bir bele...
Kokusunu tanımadığın bir tene...
Varlığı değil, yokluğu etkili olandan kork asıl..

Bu ne biçim bir sessizlik? Ne ile uğraşıyorsun? Ne var aklında? Şu an içinde vakit geçirdiğin odayı görmek için neler vermezdim.. Kuş mu olsam, “ayakları yere basan” olmaktan vazgeçip?

Yalnızlıktan şikayet edip, isyan ediyorsun ya; karşına çıksa tanrı, “nasıl bir hayat istiyorsun peki?” dese... Ne diyeceksin? Ne istiyorsun gerçekten?

Soru sorarak yönlendirmek, konuşmanı manipüle etmek istemem.. Lakin; sen ne anlatmak istersen, onu dinlemek için ölebilirim..

İsyan etmeyi, talep etmeyi, niyet etmeyi biliyorsunuz da.. Peki siz bayim.. Teşekkür etmeyi de bilir misiniz?

Sen bir ucuna otur tahterevallinin; ben diğer ucuna umutlarımı koyayım.. Acılarımı, hayallerimi, gerçeklerimi, beklentilerimi koyayım... Bakalım hangimiz daha gerçeğiz, hangimizin ederi daha fazla?

Ben söylemiştim, bir arpa boyu yol aldık demiştim! Sessizliğini sevdiğim, tek kelam etmemiştin.. İşte kendi gözlerinle gördün, “haklıymış” dedin mi?

Pardon, bakar mısınız? Ruhum, sesinize takıldı.. Baktınız ya şimdi mesela, bir parçam gözlerinizde kaldı.. İzin verir misiniz, yanınıza oturayım?

Bu sabah biraz fazla mı aydınlık? Azıcık kısın şu güneşi, rica ediyorum; gözlerim açılmıyor...

Tek bir gün bile, aynı olmayacak diğeriyle.. Sen bir bul şu yolu, gel -olman gereken yere-; ben sana her gün yeni güneş doğuracağım, her gece yeni ay..

Böyle sanki, bir şeyler olacakmış gibi bekliyorsun ya yarını...
Sabırla bekleyen ve umudunu hiç yitirmeyen yerlerinden öperim çocuk..

Düşünürsem, çıldıracağım şeyler var! İstediğin zaman düşünmemeyi başarmak, büyük nimet.. Düşünmüyorum, öyleyse yoklar!

Ben seviyorsam, sen kutsalsın!
İnandığım her şeyde..
Dinimde, örfümde, adetimde..
O kadar kutsalsın ki hem; adın yok, sana isim verecek cüret yok...
Bir sen varsın, sen de kutsalsın!

Bir çırağın, ustasına saldırması gibiydi; benden aldığın kelimelerle, canımı yakmaya çalışman..
Kesinlikle kalleşçe, fakat işlevli..

Aman yok ya, hiç bir şey olacağı yok.. Neyin umudu, neyin telaşı ki bu? Kızsam da netice değişmeyecek.. Kırılıyorum da, değişiyor mu sanki?

Hiçbir değere, sizin kadar sahip çıkamıyorum; hiçbirini sizin kadar sıkı saramıyorum.. Benim tek bir değerim var.. Ona da zaten yaklaşamıyorum..

Bir düşün; kalkıp gelmişsin, gözünü karartıp.. Ayakların kapıma getirmiş seni, yolu bile sormadan bulmuşsun.. Düşünemedin değil mi? Ben de..

Ben seni sevmiyorum, ben kendimi seviyorum aslında.. Benden bir parça olmayı seçen sensin.. Kendimi sevdiğim sürece, maalesef sevileceksin..

Çaydan şaraba geçme vakti geldi mi kaptan? Gecikmek istemem..

Çok da emin olamıyordum, bana mı öyle geliyor diyordum ama...
Bir süredir, boğazıma sebepsiz yumru düğümlenmiyor olması..
İçimi yırtarak çıkmaya çalışan cümlelerin yokluğu..
Artık çok eminim...
Sen bana bağlısın..
Ben sana düğümlü...
İyisin, çok şükür...
İyisin ki, iyiyim Melek...

Naapsak; birimiz ölse, diğeri peşinden mi gelse? Bir de böyle mi denesek?

Konu aşk olunca, emeklemek ne güzel.. Tüm yaşadıklarını unutuvermek ve yeni baştan başlamak herşeye.. Yeni baştan sevsen ya beni.. Adem'den..

Sana edilen güzel kelamları kulak arkası edersen; ettiğin güzel kelamları duymayanlara kızamazsın bayım! Aşk sadece sana eziyet etmiyor!

Gece 2'de yatıp sabah 8'de kalktım misal, ben..
Ama uyumuyorum, bu saat oldu..
Neden?
Çünkü cümlelerim devrik, senin yüzünden!
Bi çeki düzen ver artık, lütfen!







0 yorum:

 
MüTeveLLi HeYeTi © 2009. BaLıK GöZüNDeN İNeK!