parasıyla sanat yapanlara uyuz oluyorum!
adamın elinde bok gibi para var, gitmiş istiklal caddesinden kocaman bi yer tutmuş, salon haline getirmiş, dayamış döşemiş..
sonra da kendini yetenekli addedip, oyunlar piyesler yazmış..
her oyununun başrolüne kendi çıkmış..
tek sezonda 3-4 oyun yazmış, hepsinde oynamış..
yetmemiş, yazdığı oyunları kitap haline getirmiş, parası neyse vermiş, bastırmış, dağıttırmış, reklamını yaptırmış..
sonra işte bir bakıyorsun, sahnede perde arkasından soğan tutulmadan ağlamayı beceremeyen hödük, olmuş sana komple sanatçı!
yazar, yönetmen, oyuncu!
hele bir de, parası sayesinde iyi/tanınmış oyuncularla dost olmayı başardıysa; o oyuncuların jüri üyesi olduğu festivallerden ödüller bile toplar kucak kucak!
"kendine ait sahnesi olan, yazan-yöneten-oynayan-ödüllü" leri bir getirin gözünüzün önüne...
kaç tanesini, gerçekten kaliteli yapımlarda gördünüz?
kaçı iyi işlerden teklif aldı?
kaç tiyatro sahibi, televizyondan teklif aldı mesela?
"televizyonu kalitesiz buluyorum, gelen teklifleri derhal reddediyorum" demelerine bakmayın...
öylesine yeteneksiz, öylesine ruhsuzlar ki; kimsenin aklının ucuna bile gelmiyorlar, oyuncu seçimleri sırasında...
sonra da sanki kendileri reddetmiş gibi, bir afra bir tafra...
az önce bunlardan bir tanesinin yeni sezon oyunlarından birinin reklamını gördüm de...
paşam yine döktürmüş, bir sezonda 4 oyun..
yazmış, yönetmiş, oynamış...
sinirim zıpladı!
pirim vermeyin şu şımarık, yeteneksiz, beceriksizlere gözünüzü seveyim!
bu ülkede çok çok yetenekli olduğu halde, maddi gücü olmadığı için üç kuruşa o hödüklerin yanında çalışmak zorunda kalan öyle oyuncular var ki!
onları bulun, arayın, keşfedin, takdir edin...
tabii ki, bunlar sadece oyunculukla ilgili durumlar değil.. sanatın hemen her dalında var bu..
ama ben bugün buna taktım..
başka bir nefret gününde de, onları yazarım artık...
0 yorum:
Yorum Gönder