Yalnız başına uzun uyumak, birlikte uyuduğun azıcık uykunun
yanından bile geçemez! O huzurlu uyusun diye, dua etmekten; tanrıya yaklaştım...
Hazır yaklaşmışken, aklıma mukayet olmasını da dileyebilirim
sanırım.. Bu yazdıklarımı görenler, balataları sıyırdığımı düşünecek..Yok öyle
bir şey!
Kalbimden taşıyor, sana da akıyor.. Sende bir numara
olduğundan değil...
Şarkım, hayal gücüm, dua'm..
Bu kadar benzerken birbirimize üstelik!
Farklı odalarda, aynı duayı ediyoruz..
Biliyorsun değil mi? Herşeyin farkındasın? Ah sen,
"-miş gibi" lerin kahramanı.. Yokmuşum, yazmamışım, okumamışsın gibi
davranmaya devam et...
Sadece kendi bileklerimi kessem, içim soğumayacak.. Ölmek
isteyip de cesaret edemeyen varsa, aradan çıkarabilirim..
Her gece yinelediğim dileklerimi duymuş işte! İçine biraz
kafiye, üstüne biraz müzik koymuş;"bizim" olmuş!
Şu hayatta en sevdiğim, en güvendiğim iki erkekle aynı gün
doğmuş olman da mı tesadüf? Ruhum çekiyor, içim çekiyor; başından beri!
Elitizm tehlikeli ve çirkin bir şey! Okuduğun, dinlediğin, yediğin,
gördüğün, tanıdığın şeyler üzerinden başkalarına üstünlük taslamak cahilliktir!
Elitist olsan da severim seni gerçi.. Ama elime geçirince, azıcık
yontup düzeltmeye de çalışırım hani.. Elitist olacaksan da bana ol, evinde ol
:)
Şöyle bir baktım da, ne çok yazmışım sana! Aralıksız ve
istisnasız; hep sana! Hem de ne uzun zamandır, durup dinlenmeden sana!
Ne güzel olacak, yaşlanınca ellerin!
Uyumuyoruz çünkü.. Biz uyanıkken umut hep var.. Biz
uyuyunca, dünya da uyuyor zaten.. Uyuyanların umudunu, düşlerinden çalamazlar...
Çünkü artık her gidişin ardından enkazımızı toplamıyoruz..
Artık olduk biz.. Bitişler başlangıçlara gebe; çünkü artık öğrendik biz!
Bu gece ve her gece.. Biraz benden, çokça ondan; ikinci
defa"biz"den bir ninni size.. "Biz olunca güzel oluyoruz"
demiştim...
Uyku var ama uyuma isteği yok.. İstek olsa ne olacak, uykum
geldiğinde uyuyacak yeterliliğim yok.. Bu kadar bağlamamalı insan kendini
birine...
Kaldırım taşları bile aynı içimizin; aynı yollar aynı
yerlere çıkıyor.. Bir ben biliyorum bu yüzden; neden o yoldan değil de, bundan
gittiğini...
Şimdi bir şişe şarap açacak, mum yakacak, kulağıma sesini
dolduracak ve seni seveceğim.. Ama bu defa balkonda olacağım, fark yaratmak
adına..
Tamam boşveriyoruz, sabrediyoruz; geçiyor da.. Ama yaşlanıyoruz
ya lan! Hayatımızın en güzel yıllarını beklemekle geçirmis oluyoruz ya lan!
Bana yazmıyorsun; beni yazıyorsun, benden yazıyorsun! Kızsam
mı, sevinsem mi bilemiyorum...
Çünku kalbim bir seçim yaptı.. Tanrıyı küstürdü, sana taptı...
Azıcık düşünse anlayacak, onu en çok benim sevdiğimi.. Düşünmüyor
da.. Buna kafa yoramayacak kadar meşgul ve bu yüzden çok yorgun...
Çok sevdiğim bir kadın vardı. Onu kulak, kendimi boynuz
bildiğim.. Ama artık sevemiyorum! İnsanın sevgisini, başkasının sevgisi
belirliyormuş!
Şans verilirse, yeterince isteyen herkes mucizeler
yaratabilir!
Peşpeşe sıralanan sorulara istinaden..
Zor ya da devrim niteliğnde olacak
sanıyorsan,yanılıyorsun.Çok kolay ve normal olacak.Bunca normalliğe şaşıran ilk
fani olacaksın...
Bunca karanlığın ardından güneşin doğacağını bana değil,
geceye söyleyin.. Benim umutla sorunum yok, gecenin günden haberi yok..
Bunca kötülüğün arasında, başım deli divane dönerken; çok
sık düşünüyorum, ya O olmasaydı! Ya olmasaydı ya! İnanabilecek miydim
geleceğe?!!
Tanrıya, hakka, hukuka inanabilecek miydim? Her kötülük, karşılığında
bir iyilikle yaratılmış diyebilecek miydim? Kaç kötülüğün bedelisin Melek?
Biliyor musun; insan en çok canı yanarken birini istiyor
yanında.. Herhangi birini değil ama, bu kadar canı yanarken değil!
0 yorum:
Yorum Gönder