31.07.2010

ÖfKe

Canım çok sıkkın!

Dün; bugün için evime davet ettiğim arkadaşımı, hiç bir sebep göstermeden işten çıkardılar!

“bizim için verdiğin emeklere teşekkür ederiz ancak yollarımız burda ayrılıyor” demişler, hepsi bu...

Peşine de bir güvenlik görevlisi takmışlar... sanki giderayak bişiler çalacak, ya da bişilere zarar verecek..

Nasıl bir zihniyet bu yahu? 2 yıldır seninle çalışan bi insanı, çat diye, sebepsiz yere işten çıkart..

Üstelik bi de hırsız muamelesi yap, terörist muamelesi yap...

 

Kızcağız dün akşam aradı beni. “Yarın gelemeyeceğim, ailemin yanına gidiyorum” dedi.

Nasıl üzüldüm.. en azından diyodum yarın oturur konuşuruz. Birazcık yatıştırırım onu.. o şansım da kalmadı..

 

Şu anda geldi mesela.. burda.. özel eşyalarını topluyor, bilgisayarından şahsi resimlerini fln alıyor.. başında bir güvenlik görevlisi...

Gözü bilgisayar ekranında.. “senin burdan çıkardığın herşeyden ben sorumluyum” diyo bi de utanmadan..

 

Nası bi yer burası, nası insanlar bunlar!

 

Şimdi, müdürüm istifa ettiğinden ve bana teklif ettikleri terfiyi reddettiğimden; gidenin yerine yenisini bulana kadar bana muhtaçlar ya.. acaba diyorum; bu kaos sona erince, bana da yaparlar mı benzer bişi.. çünkü ne kadar çalıştığının, ne kadar özverili olduğunun hiç kıymeti yok burda... biri bir karar verir, kraldan çok kralcı olanlar derhal uygular.. burda çirkin bir şölen başlar.. günün birinde bana da olabilir.. gecemi gündüzüme kattığım o zamanlar silinir gider..

 

Ne kapasitemi kullanabildiğim, ne gelişmeme izin verilen, ne hakettiğimi alabildiğim bu lanet yerde tıkılıp kaldığıma inanamıyoum! Ben ki, hayatımın herhangi bi döneminde böyle hissetmemek için ne fedakarlıklar yapmış idim oysa.. çaresizlik ya da mecburiyet hissi kadar nefret ettiğim ve kaçmaya çalıştığım şey o kadar az ki!

 

Ama az kaldı.. ben de gidicem burdan.. gönül ister ki, emeklerimin ve 5 senemin karşılığını, yani tazminatımı alıp gidebileyim. Ama olmazsa da oturup o para için üzülecek değilim.. burda sevdiğim insanlar da var ama hissettiğim şey, onları da bırakıp gitmem için yeterli.. tek gereken, doğru zaman ve doğru fırsat..

Dün yazdığım umut dolu (!) yazıdan sonra, eve gidip 19.30 sularında kendimi uykunun sessiz ve güvenli kollarına bıraktım.. yazıda bahsi geçen o “eve zaman ayırma, tırnak bakımı, 2. dünya savaşı araştırması” fln hak getire.. ama nası yorgun, nası bitkin, nası zor durumdaydım anlatamam.. ev de, ev görünümünden oldukça uzaktı zaten.. evde ördek bakmak zahmetli işmiş vesselam.. heryere sıçıyo arkadaş, yerler mayın tarlası gibi.. temzilemek lazım gelir.. ama temizlemedim.. sadece uyudum...
 

Gecenin bi vakti eve gelen sevgilim de, yazımı okuyunca heveslenmiş. “ne güsel şimdi uyandırsam, umut dolu olur bu” diyip uyandırmaya yeltenmiş.. hönkürmüşüm kendisine.. ağzımdan çıkan tek şey “peyniri buzdolabına kaldır” olmuş J sonra yine uykunun serin kolları..

Gece 3 gibi uyanıp yediğim üzümleri saymazsak, deliksiz bi uyku çekmişim yani.. sabah 7 de kalktığımda, hala uyuyasım vardı ama, günün ilerleyen saatlerinde geçer diye umuyorum : )

 

Bu akşam da artık eve gidince, güsel bi operasyon yapmak lazım gelir.. çünkü ev çığrından çıkmak üzere.. yarın da arkadaşımı davet ettim.. istersen temizleme J gitsem şöle; yerleri temizlesem, mutfağı toparlasam, çamaşır yıkasam, terası yıkasam, dük’ün havuzunu doldursam da azcık yüzse çocuk.. hatta belki, enerjim kalırsa şayet, yemek bile yapabilirim.. neden olmasın? Zaten eve gidince ne yapıyorum ki? İşyerindeki bilgisayarın başından kalk, evdekinin başına otur yane.. hayat böle geçiyo.. halbusi ne gerek var? Faideli bişiler yapmak lazım gelir...

 

Bi de hortum almam lazım eve giderken.. nalburda satılır mı hortum? Ne kadardır acaba metresi? Taşıma su ile teras yıkanmaz, ördek havuz doldurulmaz... hayat bana bunu öğretti : )

 

 

 
MüTeveLLi HeYeTi © 2009. BaLıK GöZüNDeN İNeK!