Taa göklerden uzanan bir ipin ucunda sallanıyor gibiyim.. bazen, sallanmaktan midem bulandığında, can havliyle ayağımı indiriyorum yere.. artık nerede değerse yere; orda biraz dinleniyorum.. orası bazen steril bir hayat oluyor, bazen diplere vuruşlar.. çok fazla direnecek gücüm de yok, işin kötüsü.. bi yerden sonra ayağım dayanmıyor.. yeniden çekiyorum yukarı.. yeniden sallanmaya başlıyorum.. bir sonraki mide bulantısı krizine kadar..
sadece istikrar istiyorum, lanet olası!
biraz istikrar..
"işte ben buyum"
diyecek kadar kalmak istiyorum...
bu da mı fazla?
ben neyim, onu bile bilmiyorum..
Uzun zaman sonra, o sevdiğim sesi dinliyorum... Biraz rakı içiyorum..
Rakı bile içemeyecek kadar enkazdım galiba bir süredir.. Lakin dinlendim..
Bu kadeh, müziğe...
Rakı bile içemeyecek kadar enkazdım galiba bir süredir.. Lakin dinlendim..
Bu kadeh, müziğe...
Üstümde yine çirkin bir boşvermişlik ve üstesinden gelinmez bir bıkkınlık var!
Bu hayatı nasıl sürdüreceğimi bilmiyorum!
İçimden gelen tek şey, hiç bir şey yapmadan oturmak ama ondan da çok çabuk sıkılıyorum!
Mesela şu an...
Evdeyim.. Bilgisayar başında oturmuş çay içiyor ve sağa sola bakınıyorum. Film izleyeyim dedim, sıkıldım. Oyun oynamaya yeltendim, rakibin sürekli pas geçmesinden yıldım. Müzik dinlemeye kalksam, zaten kafam götürmüyor bir süredir..Yeni hiç bir şeye tahammülüm olmadığından, eskileri dinleyip duruyorum. Bir süre sonra kabak tadı veriyor elbet..
Evi temizleyeyim desem, enerjim yok..
Bişeyler okuyayım desem, derhal uykum geliyor..
Tezimi yazmaya kalksam diycem; cehennem azabı; bu bahsi kapatalım lütfen...
Ders hazırlayayım bari, pazartesi ne anlatıcam sınıfta demeye kalkmadan; ağzımın ortasına yumruk yemişcesine buruşuyor yüzüm...
Bu isteksizlik ve ve hatta "hayat gayesizliği" beni nereye götürecek?
Belli ki, hiç bir yere!
Bir arpa boyu yol alamadım, şu lanet şehre geldiğimden beri!
Kendimden, çevreden, insanlardan nefret eder hale geldim hatta.. Köpeklerimle ilgilenecek hevesim bile kalmadı...
Benim için yapılabilecek bir şey var mı?
Bu hayatı nasıl sürdüreceğimi bilmiyorum!
İçimden gelen tek şey, hiç bir şey yapmadan oturmak ama ondan da çok çabuk sıkılıyorum!
Mesela şu an...
Evdeyim.. Bilgisayar başında oturmuş çay içiyor ve sağa sola bakınıyorum. Film izleyeyim dedim, sıkıldım. Oyun oynamaya yeltendim, rakibin sürekli pas geçmesinden yıldım. Müzik dinlemeye kalksam, zaten kafam götürmüyor bir süredir..Yeni hiç bir şeye tahammülüm olmadığından, eskileri dinleyip duruyorum. Bir süre sonra kabak tadı veriyor elbet..
Evi temizleyeyim desem, enerjim yok..
Bişeyler okuyayım desem, derhal uykum geliyor..
Tezimi yazmaya kalksam diycem; cehennem azabı; bu bahsi kapatalım lütfen...
Ders hazırlayayım bari, pazartesi ne anlatıcam sınıfta demeye kalkmadan; ağzımın ortasına yumruk yemişcesine buruşuyor yüzüm...
Bu isteksizlik ve ve hatta "hayat gayesizliği" beni nereye götürecek?
Belli ki, hiç bir yere!
Bir arpa boyu yol alamadım, şu lanet şehre geldiğimden beri!
Kendimden, çevreden, insanlardan nefret eder hale geldim hatta.. Köpeklerimle ilgilenecek hevesim bile kalmadı...
Benim için yapılabilecek bir şey var mı?
Dipsomani, eski Yunanca'dan köken alır. Dipsa: susuzluk,
mania: çılgınlık, anlamına gelmektedir. Psikiyatride dipsomani bir tür alkol
kötü kullanımıdır. Bu dar psikiyatrik anlamı ile tanımlamak gerekirse,
dipsomani karşı konulamayan bir şekilde ve periyodik bir biçimde alkol kullanma
arzusu ve yoğun miktarda alkol içme ataklarıdır. Çoğu kez zehirlenme düzeyine
kadar içme ataklarına karşın, nöbetler arasında alkole karşı isteksizlik
vardır. Bu ara dönemlerde birey, kontrolsüz içme davranışından dolayı kendine
şiddetli öfke ve nefret hissedebilir. Bazı özel durumlarda içme atakları
öncesinde huzursuzluk, bunaltı, gerginlik, çaresizlik, korku veya uykusuzluk
tabloları gözlenebilir. Yoğun miktarlarda alkol alınması sadece sarhoşlukla
sonuçlanmakla kalmaz kişide kontrolsüz davranışlarla giden 'kişilik
değişikliklerine' sebep olabilir. Dipsomanik içme davranışı gösteren kişiler
arasında azımsanamayacak ölçüde, iyi eğitimli ve sosyoekonomik bakımdan üst
düzeyde insanlar vardır ve bu kişilik değişiklikleri ciddi sosyal prestij kaybı
ile sonuçlanan yıkıcı etkilere yol açar. Özellikle kendini kişilerarası
ilişkilerinde aşırı şekilde baskılayan (sosyal fobi ve anksiyetesi olanlar)
ifade edemedikleri, biriktirdikleri duygularını (öfke, sitem,
hayalkırıklıkları, hüzün vb.) alkol etkisi ile patlar şekilde dışa vururlar.
Alkol etkisi ortadan kalktığında, geride çoğu kez hatırlamak bile istemedikleri
olaylar kalır. Bazı dipsomanlar, içme atakları dışında alkolden nefret dahi
ettiklerini söylerler. Bazı dipsomanikler için alkol kullanmak, bir anlamda
dönemsel çılgınlık gibidir. Dinamik ve varoluşcu açıdan dipsomani aslında 'alıp
başını gitmek' gibidir. Kişi kendinden ve ağırlığı altında ezildiğini düşündüğü
yaşamdan kişiliğini değiştirerek uzaklaşır. Bu seçim, varoluş bunaltısı ile baş
etmenin çok pahalı bir yoludur.
GÜNLER BOYU SÜREBİLİR
Dipsomani atakları bazen saatler, bazense günler boyu,
bedenleri dayanamaz hale gelene kadar sürebilir. Bazı kişiler, bu nöbetler
sırasında evlerini, işleri terk ederek giderler.tehlikeli ara sokaklarında
sızmış olarak polis tarafından bulunarak evlerine teslim edilenler olur.
Bunların arasında, sosyo-kültürel düzeyi nedeniyle asla bu duruma düşmeyeceği
düşünülen insanlar bulunur. Alkolik olmadıklarını, hatta ara dönemlerde
alkolden nefret ettiklerini söyleyenler, yüksek miktarlarda alkol alımının
kaçınılmaz bir sonucu olarak alkol bağımlısı haline gelirler. Nöbetler
arasındaki süre gitgide kısalmaya başlar. Daha önceden birkaç ayda bir gelen
ataklar, artık birkaç haftada bir gelmeye başlar ve insan sürekli içici
durumuna gelir. Erken dönemlerde bu tür sorunları olan bireylerin bir kısmı,
iyi bir terapi ile alkol kötü kullanımını bırakabilir. Dipsomaniye zemin
hazırlayan, altta yatan psikiyatrik rahatsızlıklar (sosyal fobi, depresyon,
anksiyete vb.) çoğu kez tedaviye iyi yanıtlar verir. Altta yatan nedenlerin tedavisi,
dipsomani üzerinde olumlu etkiler yapacaktır. Ancak kesin tedavi, tüm alkol
bağımlılıkları ve kötü kullanımlarında olduğu gibi hiç alkol almamak ve
yoksunluk tedavisi olmaktır.
Yapmam gereken o kadar çok şey var ki!
Ama sorumluluklar biriktikçe, bende bir kabuğuna çekilme hevesi baş gösteriyor. Ne kadar sorumluluk varsa, o kadar derine kaçasım geliyor..
Sadece yapacak hiç bir şeyi olmayan bir insan olmak istiyorum galiba.. Hani şu eve gelince televizyon karşısına geçip, meyve soymak durumunda olanlardan...
Galiba Antalya'ya taşındığımdan beri, herşey kötü gidiyor..
Gitmeli mi burdan artık?
Ama sorumluluklar biriktikçe, bende bir kabuğuna çekilme hevesi baş gösteriyor. Ne kadar sorumluluk varsa, o kadar derine kaçasım geliyor..
Sadece yapacak hiç bir şeyi olmayan bir insan olmak istiyorum galiba.. Hani şu eve gelince televizyon karşısına geçip, meyve soymak durumunda olanlardan...
Galiba Antalya'ya taşındığımdan beri, herşey kötü gidiyor..
Gitmeli mi burdan artık?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)