30.05.2013

NaSıL?

Ne anlatacağız çocuklarımıza?
İnsanı sevmez, kafasına biber gazı bombası atar..
Hayvanı sevmez, kafes içinde tutulan köpeklerin imha emrini verir..
Doğayı sevmez, nerede ağaç görse kestirir..
Tüm bunları, muhafazakar bir bakış açısıyla geldiği iktidar koltuğundan yapar!


Biz bu ülkede yetişen çocuklarımıza dinimizin kötülük değil, hoşgörü dini olduğunu; müslümanların iyi insanlar olduklarını nasıl anlatacağız!!!
bu şarkı benden, tüm "kadrolu süreç mağdurları" na gelsin..

o ne demek mi?

hadi hadi, hepiniz tanırsınız onları, mutlaka vardır etrafınızda..

ilişki biterken, ağzınıza edip giderler; ardlarında bıraktıkları enkaza bi kere bile dönüp bakmazlar..
sonra da mağdur edebiyatı yaparlar!
aslında sizi ne çok sevdiklerini, sizin onlara ne kadar kötü davrandığınızı, sonunda yine terkedilenin kendileri olduğunu anlatırlar
bu arada sizi övmeyi de ihmal etmezler ki, arkadan konuşan insan damgası yemesinler..
sizin nasıl muhteşem bi insan olduğunuzdan, ama işte bir türlü tutunamadığınızdan dem vururlar..
uzunca bir süre de yalnızları oynarlar..
kendilerine çok koyan bu ayrılığı bi türlü atlatamamış gibi yaparlar..
etraflarındaki insanlar ise şöyle der onlar için..
"aslında çok iyi niyetli çocuk/kız ama bi türlü aşktan yana yüzü gülmüyor. hep mi kıymet bilmeyenlere rastlar bi insan? yazık ya"

tanıdınız değil mi?

işte bu kadrolu süreç mağdurlarından biri de Berksan'a uğramış sanıyorum..
artık nası canı yanmışsa garibimin, oturmuş bu şarkıyı yazmış..
bize dinleyip, cık cık lamak kalmış.. :)



27.05.2013

DoĞuM GüNüM!

bugün doğum günüm!
gizlemeye saklamaya gerek yok; 31 yaşımı bitirdim, 32 oldum!

çok şükür ki oldum!
çünkü 31 yaş, hayatımda ergenlikten sonra geçirdiğim en zor yaş oldu!
başıma neler neler gelmedi ki!
hepsini yazıp, günah çıkartacağım; hatta belki arınacağım..
totem olsun :)

evliliğimin ilk çatırdamaları, geçen sene doğum günümde sürpriz yapan öğrencilerim yüzünden oldu; bak dakka bir gol bir!
tabi sonrası zehir zıkkım, detaya gerek yok!
kardeşim düşük yaptı
annem kanser oldu
boşandım (çok parantez var bu tek kelimenin altında ya, hadi bende kalsın)
en yakın arkadaşım travmatik bi nişan atma olayı yaşadı
babam ortaya çıktı yeniden, pek tabi yardım isteyip vicdan azabı olmak için; başardı da..
maddi zorluklar bi türlü peşimi bırakmadı, iki yakam bir araya gelmedi
kuzenim boşandı, çocuğuyla yalnız kaldı
...........................

neyse ki bitti!
bu lanetli yaşı geride bıraktım ve yepyeni bir yaşa adım attım artık..
bu yaşım çok daha güzel, çok daha umutlu olsun inşallah!

bu yaşıma girerken, şu yazıda bahsettiğim totemi yaptım..
aynı şeyi ikinci defa diledim..
üçe bişi kalmadı :))

büyümek, insana en çok kendini öğretiyor..
en çok kendimi tanıdığıma memnunum!
sınırlarımı öğrendiğime, zevklerimi keşfettiğime..


her yıl olduğu gibi bu yıl da, narsizmin doruklarında yüzüyorum..
ne yapayım, kendimi seviyorum :))

müzikle dolu bir yıl olsun..
şiirle, yazmakla, dinlemekle, izlemekle dolu..
bu yıl, geçen yıldan güzel olsun..
bu da kendime hediyem olsun!




Ben bugün nasıl kazımı umaya soruyorsam, yarın da seni bana soracaklar..

Hastanelerde ya da cezaevlerinde yer kalmadığında, yenilere yer açmak için tahliye başlar.. Kalbin benim için hem cezaevi hem de  bir hastanedir.. Tahliye bekliyorum yerleşebilmek için.. Hem cezamı çekmek, hem iyileşebilmek için.. Hayatım buna bağlı!

Bazı geceler güneşin doğuşunu izlemek için uyumazsın, bazı geceler ise uyursan sabah olmaz korkusundan.. Aradaki tek fark, avucunun içindeki sıcacık bir eldir sadece..

Aşık olduğunda; aşkın muhattabı, kalbini hisseder sanırsın ya; aslında hissetmiyor.. Sen uykusuz kıvranırken, o huzurla uyuyor; tam dilediğin gibi.. Belki kabul olması için başka dilek seçmeliydin..

Herkesin hayatına, "huzurlu uykular" dilediği ama içten içe "bensiz uyuyamasın" dediği birini nasip etsin.. Ne şarkılar yazar, bazılarımız!

Edebiyat, "aşk ölçer" dir! İlk günler, heyecandan deli gibi yazarsın.. Alıştıkca az ama yoğun, ayrılırken kan revan, unutunca hiç..

Hiçkimsenin talebi ya da ricası değil, boyumuzdan büyük hüzünler taşımamız..
Biz, çektiğimiz sancıların gönüllüsüyüz!

Uykusuzluklarımın sebebini soranlara, anlatamıyorum.. Sen gözünü kapatmadıkça; hiçbir oda yeterince karanlık değil, uyumak için..

Bugün doğumgünüm Melek! Kendim için dilediklerimi bilsen; senin de yeni hayatının ilk günü olduğunu bilir, teşekkür etmeye başlardın...

Bir kelime, bin ayıp örter; bir kelimeyle arınırım nice günahtan!
Kelimelerin arasında nefes alabilenler için; o tozlu nefes paha biçilemez, yeri doldurulamaz olur..
Bu hastalığa tutulanların, nice ayıplar örtmek için sabahlara kadar yazdıklarını bilirim..
Ben o ruh halini, kendimden bilirim...

Her daim medeni olmaz insan, olmasın da..
Her daim medeni olan insan; tutku yoksunudur, heyecan cahilidir, hayal fakiridir..
Olmayalım biz öyle Melek!
Yazması bile zor...

Beni zaten "hep haklı" olmak bu hale getirdi..
Hep haklı olunca, yalnız kalıyor insan..
Kocaman kocaman adamlar, benim gibi kısa boylu bi kadının hep haklı olmasını sevmiyorlar..
Haklısın deme bana, alınıyorum...

Hayat hak vermiyor insana..
Ne beni kandır bu yaştan sonra, ne kendini yolun başında..
Doğruyu ben anlatayım da, istersen dokuz köyden kov beni...
Hayat falan hak vermiyor insana..
İnsan, hakkını kendi alabiliyor hayattan..
O da yeterince cesursa..

Olmuşa, ölmüşe bi de geçmişe elim uzanmıyor benim.. Denedim..
Gelecekten umutluyum ama..
Lakin kimseyle paylaşma..
Onu da almasınlar, daha düşmeden avuçlarıma..

Bu yazdıklarımın yüzlercesini her gün yazıyor, her an yaşıyorum..
Kafamın içindeki cümleler, çoğu zaman ağzımdan çıkacakları baltalıyor..
Bakma aslında, niyetlendiğimden az konuşuyorum..

Eksik tanısınlar beni ne olur..
Ben onu yapmak için 30 yıl uğraştım..
Öğrenmek için hevesi olmayanların gözleri önüne atacak kadar zalim olamam..
O benim en büyük eserim, kıyamam...

Tam olarak tanıyamamışsın beni..
Egomun boyumdan büyük, kelimelerimin azmettirici olduğunu öğrenememişsin..
İnsan yazabiliyorsa, küçük dağları yarattığına inanabilir...
Ben de insanım neticede..
Tüm küçük dağlarla bağlantım olabilir...

Hüzünlü şekilde doğumgünü kutlayan bi kadına, bunca şeyi yazdıran sendin Melek..
Üstelik bunu sadece “olmayarak” yaptın..
Yokluğunun verdiği ilhamın karşısında, onca çağırdığım varlığın korkutuyor beni..
Sadece bilesin...

Bazı ruh durumlarında, aranmak bile sürpriz bana..
Ben olsam dakka durmam yanımda..

Hiç mi ders almadın Melek, bunca zamandır yazıyorum sana..
Yok yok, sen de ders almayangillerdensin..
Sonumuz benzemesin..

"ölüyorum" desen, dönüp bakmam.. Ben her gece ölüyorum, sabahına uyanıyorum.. Bişey olmaz sana, bana olmadı; hiç korkmam..

Yormasınlar beni, biri şu şairleri uyarsın..
Yoksa kalemimden bi kaza çıkacak!
Akıldan gelen, elden gelenden beterdir..
Kalem de kılıçtan keskindir ayrıca..
Ben mi öğreticem bunları sana Melek,
Bu yaştan sonra...

Aldığım her yaş, beni olmak istediğim kişiye daha çok yaklaştırır bilirim... Bunca zamandır yaptığım her yatırımın parsasını toplamaya yaklaştırır, farkındayım..
Yaşlanmak bazı kadınlardan daha çok yakışır bana, biliyorum..
Gururla söylenecek yaşım; yaptıklarımın kronolojik sıralaması yapılırken, görüyorum..

Herkes kendine kahraman bu ülkede.. Bi bak etrafına.. "Ben iyiyim" deme oranı arttıkça, yeterlilik kat sayısı düşmekte.. Matematik çaresiz, böylesi ters orantı karşısında.. Bırak biz de yetersiz kalalım...

Her güzelin kusuru, her gülün dikeni, her aşkın şarkısı var.. Bu da benim kusurum, benim dikenim, benim şarkım!
Ama sen de içmeden sevilemiyorsun be Melek! Kalp kaldırmaz!

Hiç ortak noktamız yok deme, özellikle yapmıyorum ben onu.. Ya ordan vururlarsa günün birinde diye korktuğumdan..

Ufak nüanslara takılırım ben, huyum kurusun..
Ama insan da tam olarak orada gizlidir..
Muhabbetim ödül, yokluğum ceza değildir..
Aynı dili konuşamayacaksak, uzatmanın zaman kaybından başka anlamı yoktur..
Herkesle içilmeyeceğini öğrendiğimde 24, herkesle konuşulmayacağını öğrendiğimde 19 yaşındaydım..
Beni geçmişe götürmeyiniz bayım...

Rüzgardan hızlı değişirim...
Zorlamayınız beni..
Herşeyin bedeli var zira..
Bana bedel ödetmeyiniz..

Bana “yanlış anladın, özür diliyorum” deme!
Bana bunu deme!
Bir yanlış anlaşılma varsa, anlaşılan kadar anlayanın da suçlu olduğunu düşünürüm ben.. Anlayasım yokmuş demek ki derim, doğru tarafından..
Sana kıydırma Melek, kendimi hiç affetmem!

Ana diline hakim olamayan, insan değil; yeri geldiğinde kafiyeli konuşamayan, ana diline hakim değil.. Çıkarım: Şair olmayan, insan değil!








26.05.2013

AĞZıMDaN ALDıN

benim aslında kalbim kırılıyor
yanıtsız kalınca ilan-ı aşklarım
belki inanmazsın ama
ben de herkes kadar insanım

boğulur gibi konuşup içimi dışıma çıkarırken
karşımda konuşmayı bilmeyen
duvar gibi dimdik ve kuvvetli
bi adam olsun istemedim hiç
kurduğum hayaller bundan ibaret değildi
kuvvetli adamı başka şey için istemiştim
ufak bir karışıklık olmuş kokarım

bir insana her gün tekrar aşık olacağına
her gün başka insanlara yeniden aşık ol mesela
defterin kabarsın, tecrübelerin şahlansın

konuşanları yanıtsız bırakma ama
kadınlar sevmiyor sessiz adam..
ben sevmiyorum mesela
belki inanmazsın ama
ben de herkes kadar kadınım aslında

ütü yapamıyor olmam
ayırmıyor beni diğerlerinden
başka marifetlerim var benim
onlarda olmayan, olmayacak olan..
çok çalışıp yaptığım,
"çok güzel baktığım"
gibi..

beni sevmeyeceksin de ne yapacaksın hem
sanki başka meşgalen var da
ben seni severken meşgale bile aramamıştım
senin benden ne eksiğin var ki

böyle kendini yerli yersiz eleştirme alınıyorum
sonuçta sevmişim bi yerde
benim sevdiğim herşeye hakaret edebilirsin ama
-sen-ime asla

bence kendine bi avukat bul bundan sonra
ihtiyacın olacağından değil, ağzı sıkı olur diye
beraberce susarsınız uzun uzun
adına da huzur dersiniz, neden olmasın

al bu senin olsun
dediğim hiçbir şeyi gözden çıkarmamıştım aslında
hediye etmenin yolunu bilmiyorum sana

sevdiğimi söylemenin yolunu da bilmiyorum..
çünkü insan yaşayarak öğreniyor bazı şeyleri..
ya da öğrenemiyor işte böyle
yaşanmamışlıktan..

diyorum ki, sen beni sevmezsen
daha eksilmem
kocaman bi hiç olurum
etme eyleme..



hah işte, ağzımdan aldın
bence de bu ilişki bitmeli


"Kim bu melek?" diyenlere, "Neden Melek?" diyenlere cevaben..


BEN BU ŞİİRİ SANA YAZDIM..


Bir mide dolusu yalnızlık ve buz gibi bir sessizlik
Ben bu şiiri kusarak yazdım kimseler temizleyemez
Sabaha karşı ağladım ama hiç sesim çıkmadı
Ben bu şiiri susarak yazdım dudaklarım kupkuru
Ağır aksak bir ağrı bir gelip bir giderken
Sen öylece oradayken ve ben yanına gelemezken
Hırsımdan deli gibi olmayışına sarılıp
Gıyabında öperek tüm jest ve mimiklerini
Ben bu şiiri uçarak yazdım tüm yüklerimden kurtulup
Uyudum sonra uyandım gelmedi bir daha uyku
Müezzini duydum sonra Allah'la karıştı adın
Meleksin ya o yüzden gözüm hep yukarlarda
Tavanda ve bulutlarda ve arş-ı ala'nın dışında
Başımın üstünde her yerde gözlerini aradım..


Ben bu şiiri sana yazdım sızayım diye rüyalarına..


24.05.2013

MeMNuN DeĞiLiZ!

Hayatın gidişatından, bir takım insanların saat kaç ile kaç arasında alkol alabileceğimizi söyleyecek kadar hadsizleşmesinden, bizden başka kimsenin tehlikenin farkında olmamasından, aklımıza değil ağzımıza geleni söyleyecek kadar kızıyor olmaktan, seviyemizin ve özsaygımızın alaşağı edilmesinden, bir takım insanların ne kadar konuşursak konuşalım dilimizden anlamıyor olmasından..

Gidişattan memnun değiliz ağalar!

Bu iş zor, çok zor yonca..
Çünkü insanlar yıllar boyunca hiç soru sormadan durur!!


19.05.2013

ŞaŞKınLıK

Dün akşam bir arkadaşım ziyarete geldi.. 1 saat kadar oturup, bir kadeh şarap içip, biraz sohbet edip gitti.. İşten güçten, olanlardan, olacaklardan konuştuk biraz.. Biraz akıl verdi bana, biraz da akıl aldı karşılığında..

Tam gidecekken artık, şöyle bir cümle kurdu..

"Senin içinde farklı olan bir şeyler var, görebiliyorum. Biz burada yaşlanabiliriz, hayatımızın sonuna kadar balık tutup bira içerek mutlu olabiliriz. Ama senin daha yapacak işlerin var. Ruhunda yanan bir ateş var.. O gün geldiğinde, ben bunu yıllar öncesinden görmüştüm diyeceğim"

Cevap veremedim, o da daha fazla konuşmadı zaten..

Haftada 2 defa bir kaç saatliğine gördüğüm bir iş arkadaşımın, hakkımda bunları söylemesi şaşırttı beni..

İçimde değişik bir şeyler olduğunu biliyor ama bunu, herkesin kendini dev aynasında görmesinden kaynaklanan bir hezeyan olduğunu sanıyordum...
Demek dışarıdan da görünüyor artık..

Belki de zamanı gelmiştir...

Hiçbir mesafe, görmek isteyen gözden saklayamaz ayrıntıları.. Ve hiçbir kuvvet; engel olamaz maharetli ellerime, talep eder ise o harabe..

Bazı yağmurlar, bıçak kemiğe dayanana kadar bekliyor; neden?

Cam kenarındaki menekşeleri ile konuşan bir neslin çocuklarıyız.. Kim “hayal kurmayın” diyebilir bize? "Umut etmeyin" diyebilir?

Önce sevecek, sonra çekinecek ve en son korkacak birine ihtiyacım vardı; Tanrı eksikliğinden.. Tanrı bana bir melek verdi.. Şimdi hem tanrıya, hem meleğine inanıyorum!

Sarhoşluk, bazen cesaret verir insana.. Uzun zamandır tek satır yazamadığın dostuna yazdırır! Sonra mesafeleri kapatır.. Bir sarhoşluk, bin kayıp örter!

Benim ruhum, sen ağzını açtıkça kanar.. Sen farkına varmazsın.. Haber göndersem; ölmeden ben, yetişebilir misin? Bilirim, ölmememi istemezsin..

Biz yine şarkılar yapalım, yüreğimiz soğusun.. Anlayanlar yanımıza kar, anlamayanlar zaten karavana..

Kalbim seni yeniden yaratıyor olmasaydı, çoktan kan kaybından ölmüştük.. Hançerliyorum kalbimden, her seferinde yeniden doğuyoruz!

Sen benim, hayata tutunduğum yersin.. Azıcık sarsılsan, kayar ellerim.. Lütfen sağlam kal; sen sendelersen, ben düşerim..

Sen her ne kadar şüphe etsen de; ben vazgeçmeyeceğim senden.. Ve gereken cevabı, bugün değil; yıllar sonra sınadığında alacaksın benden..

Hiçbir kuvvet kazandıklarını senden geri alamaz.. Ne sevinçlerini, ne acılarını.. Minnet ve maalesef  ile..

Şimdi durduğun yerden herşey karanlık görünüyor olabilir... Azıcık sağa kaymayı başarsan, tüm manzaran değişir belki..

Aynı acıya, kaç gece ağlayabilir ki insan? En büyük felaketler bile bir hikayeye dönüşüyor zamanla.. Alışmak, insana bahşedilmiş en büyük lütuftur..  Dikkatli kullanınız...

Aceleye mahal yok.. Yanlış karar vermelere, daha da yaralanmalara.. Bırak zaman iyileştirsin.. O gün geldiğinde, zaten anlarsın.. Hatırlamaktan zarar gelmez elbet ama geri istemek doğru değil.. Geri aldığın şey, bıraktığın şey olmayacak çünkü..

Kalbin; bu kadar yazmana sebep oluyorsa, kesin kandan bir iz bırakıp kaybolmuştur ardında..  Takibe mecalin var mı?

Yanlış insanlara doğru şeyler anlatılmaz.. Anlatsan da, anlaşılmaz.. Onca sözcüğün arasında, yapayalnız kalakalırsın.. Yankılardan şarkı olmaz..

Bunca yakındığın yalnızlık belki de; kalbinin ne kadar eşsiz olduğunu göstermek için sana, Tanrının seçtiği yoldur. Sen kendi kıymetini anladığında, uygun bir kalp çıkacaktır karşına..

Tüm bu sessizliğin kalbimi kırar sanma.. Meleklerin kalbi kırılmaz.. Doğru kalbi bulduklarında, kurşun geçirmez olur onlar.. Kurşun geçirmez ve çok sabırlı..

Böyle güzel ruhlara, en sevdikleri ile muamele etmek gerek.. Karanlık ruhlara, kan kırmızısı kalpler çizerek mesela..

Cesur adamlar sevmek, cesaret ister... Attığı adıma ayak uydurabilmek, kondisyon ister... Küçük insanlar severseniz, sonsuza kadar eksik sevilirsiniz...

Dünya garip yer.. Olmaz diyorsun oluyor; olur diyorsun, öldür allah olmuyor.. Bu kadar yuvarlak bi yerde, kendini vuracak bunca köşeyi nereden buluyorsun?

Aşk; saptığın her yolun çıkmaz sonuyla karşılaşıp, kaçtığın yola dönmek.. Aslını yine, kaçtığında bulmak.. Her kaçıştan, kan revan pişman olmak..

Bunca sevdiğin birinin, aşık olabilmesini dilemek? Sana değil üstelik, kime olursa.. Dinsin diye kalbindeki acı.. Artık duymamak için gecelerce hıçkırışlarını.. Senden başkası bile olsa, sevmesini dilemek...

Kalabalıklar içinde yalnızlık da neymiş, bre burjuva! Basbayağı, kimsesizlik içinde deli gibi yalnızlık!

Beden sınır dışına çıkıp, kanatlar gümrükte takılınca; sahibi savunmasız.. İhtiyaç halinde uçamayacaksa o Melek, kanatları bunca sevmek anlamsız!




18.05.2013

KaLBe YaKaRıŞ

biz düzgün olmayı seçtik kalbim, sızlanmanın manası yok şimdi..
garantici olmayı, durgun kalmayı, sakin olmayı seçtik..
kaybettiklerimize ağlamanın zamanı değil şimdi..

hem o uçta hem bu uçta olunamıyor, benden daha iyi biliyorsun..
ruhumu ikiye ayırsan bile, bedeni ayıramayacağını biliyorsun; denedin de öğrendin..

üstelik bu kadar hantal bir bedeni pamuklar arasından kaldırıp, istediğin hayata savurmak da kolay değil..

gel vazgeç..
oturduğumuz yerden izleyelim biz..
yaşamak istediğimiz hayatı yaşayanları izleyip, diet kola içelim..

çok garanti hayatımızı elimizden almasınlar diye, uslu durup göze batmayalım..
kim ister aç açıkta kalmayı?
kim ister; nefessiz, kimsesiz kalmayı?
sosyal olalım, mutlu olalım...
gülümseyelim..

gel kalbim, biz yolumuza bakalım..
çok film var izlenecek..




şu hayatta asla kabul edemeyeceğimiz şeyler oluyor bazen..
aklımızın almadığı, ne yaparsak yapalım anlayamadığımız..

oysa biz tüm iyi niyetimizle, anlam vermeye çalışıyoruz..
aklımız yettiğince gerekçeler uyduruyoruz..
akıl almaz şeyleri yapanlar için bahaneler buluyoruz..

dünya garip bir yer vesselam..
olmaz diyorsun oluyor; olur diyorsun, öldür allah olmuyor..
hiçbişey beklemeyeyim, gelen sürpriz olsun diyorsun; mümkünatı yok..

bu kadar yuvarlak bi yerde, kendini vuracak bunca köşeyi nereden de buluyorsun?
15.05.2013

HaYaT

Hayatımda çok garip şeyler olmaya, sıradaki gariplikler kuyrukta huzursuzlanmaya devam ediyor..
Sonra da diyorlar ki, hayal gücün çok geniş..
Geniş olacak tabi..
Benim başıma gelenler, senin aklına gelse; aklını oynatırsın!

Ama; eğip başı usul usul yürümekten ve her seferinde daha az incinmeyi denemekten başka bir şey gelmiyor elden..
İnsanı, bugününe taşıyan çok fazla etken var..
Geçmişe müdahale etme şansı da yok üstelik..
O yüzden; bugün bari, yarın için mücadele etmeli galiba..


Ne diyodum?
Hayat..
Çok garip azizim, çook..
14.05.2013

İSYaN

Yahu bir gece de içmeyeyim diyorum ama, felaket paratoneri gibiyim arkadaş!
Bir gecem bile olaysız, sıkıntısız geçmiyor...
Bıktım, vallahi bıktım...

Ama direniyorum..
İçmiyorum bu gece, çaydan başkasını..
Önce soğuğunu, sonra sıcağını..
Sadece çay içeceğim bu gece ve yarın başıma gelecekleri bekleyeceğim; en kaderci halimle..

13.05.2013

CaMBaZ

Ben kelime cambazıyım!
Konu değiştirme ustasıyım...
Kızılcık şerbetinin hastasıyım!

Ağzımdan iyi olmadığıma dair herhangi bir şey duyamaz, yüzümden okuyamazsınız..

Beni göremezsiniz..
Benimle konuşamazsınız...


Yalnızlık, bazen çok zor olabiliyor..
Çok zor..


( 3:28' e dikkat )



Az önce "dedemin insanları" nı izledim..
Bir kez daha sevdim, bir kez daha farkettim ne kadar özlediğimi; Ege'yi, bizim oraları..

İnsanlık tarihi kadar eski; savaşlar, kavgalar..
Ama ondan daha eski olan da var.. Sevgi...

İnsanların birbirini sevmesi, sahip çıkması...
Dili, dini ne olursa olsun; bir yolunu bulup anlaşması..

Geçen yaz başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum..

Bizim burda bir restaurant var, ismi petek..
Çok güzel, çok nezih bi yer.. Hatta burası için fazla bile.. Her fırsatta kaçar kaçar gideriz; fiyatları uygun, müziği güzel, çalışanları kibar.. Tadından yenmez.. Gelen az sayıda turist de orada yer yemeğini zaten.. Türkten çok turist olur çoğu zaman..
Velhasıl kelam; geçen sene sıkıntılı günlerimden birinde bi başıma demlenmek için gitmişim yine oraya.. Gündüz vakti daha, içerisi neredeyse boş.. Gözyaşlarım gözümde toplanmış, ağlamaya direnmekteyim.. O esnada bir turist grubu girdi içeriye, 3 bey, bir hanım.. Yaşları oldukça ileri, tam sevdiğimiz turistlerden yani.. Biralarını söylediler, başladılar sohbete.. Derken hanım, bir sigara çıkardı çantasından, garsondan çakmak istedi. Garson yaktı sigarasını lakin bırakmadı çakmağı masaya.. Bir turizmci olarak, derhal kınadım kendisini ama sesimi de çıkarmadım.. Benim derdim bana yetiyordu zaten.. Aradan biraz zaman geçti, hanım bir sigara daha çıkardı.. garsonu ara ki bulasın.. Elinde sigara kalakaldı hanım.. Çantamı araştırdım, bir tane fazla çakmak buldum.. Kalktım, masalarına gittim. Çakmağı verdim, "hediyem olsun" dedim.. Üstünde de "i love you" yazıyormuş meğer çakmağın.. Hanımın yanındaki bey "sen benim hanıma mı asılıyosun" diye takıldı bana, kahkahalarla döndüm masama.. Derken garson bana bi duble rakı getirdi, boş boş baktım suratına.. Tursitler göndermiş meğer.. Kabul ettim, kaldırdım kadehimi masalarına doğru, "şerefe" dedim. Onlar da kaldırdılar kadehlerini bana doğru.. karşılıklı içtik ilk yudumlarımızı.. Ardından hanım masama geldi kalkıp, "fotoğraf çektirebilir miyiz?" dedi.. Oturdu yanıma, bir kaç poz çektirdik sarmaş dolaş.. Ardından beylerden biri geldi.. "ben de çektirsem, gidince hava atsam, güzel bir hanımla içki içtik" diye dedi.. Güle güle kabul ettim.. Onunla da bir iki poz çektirdik.. sonra döndüler masalarına, az sonra da gittiler zaten. Giderken, hanım çakmak için tekrar teşekkür ederek, "çok güzel bir anı olarak hep saklayacağım" dedi..

O gün; tüm sıkıntıma rağmen yüzümü güldüren, taa Almanya'dan gelmiş o güleryüzlü dört yaşlı insanın neşesi, ilaç olmuştu bana.. Hala da gülümseyerek hatırlarım.. Kimbilir o fotoğrafı arkadaşlarına gösterip, güzel bayanla içki içtik dedi mi? İnşallah demiştir.. O güzel insanlarla karşılıklı kadeh kaldırıp, kahkaha atmak; benim için paha biçilemez bir anı oldu çünkü.. Hem de üstünde  "i love you" yazan 1 liralık bir çakmak sayesinde :)
11.05.2013

FoR My MuSe (6)


Aldığım nefes, kurduğum hayal, attığım adım.. Ölüyorum diyeceğim, o bile yarım...

Kelimeler beklediğinde çürüyor, masallar yarımken hiç de güzel görünmüyor aynada.. Sen "üç nokta" ol hayatta.. Sonun gelmesin!

"Canım" dediğin kişi gittiğinde anlarsın.. Kimseye dokunamadığında, ellerin; kimseye bakamadığında, gözlerin; kimseyi sevemediğinde, kalbin olduğunu.. Canın değil belki ama, en büyük parçası olduğunu.. Çünkü hayatta kalırsın.. Anlamaya yetecek kadar uzun bir hayat..

Her şey sona erdiğinde; hayatımın jeneriğinden akan tek isim, tek yüz olur musun Melek?

İyelik eki ile dolu cümleler yazıyorum.. Kalbin, ana diline hakim değil.. Görmüyorsun..  Bir çift güzel kafiyeden ibaret kalıyorlar!

Ne tamdı, ne yarım; artık görmüyorum.. Baştan başlıyorum.. Herşey tastamam.. Benimle baştan başlar mısın?

Veda etmeye kalkıyorsun, veda etmeler bitmiyor.. Derken, ölmekten vazgeçiyorsun.. Yalnızlık uğruna vazgeçtiğin hayata, kalabalık yüzünden dönüyorsun!

Altını çizmek istediğimiz tüm cümleleri, davullarla vuralım.. Göremeyenler duysun diye.. Sanki istiyorlar da, yetmiyorlar gibi..

Ben imkanların ve fizik kanunlarının altını üstüne getirdim de, sen o güzel ayaklarını şuraya getiremedin!

Tek bedeni olan çifte ruhlar taşımaktayız.. Azınlığız, göze batmıyoruz...

Tüm geride bırakılışları ve beklemeleri deniz kenarında yaşamış birinin, denizsiz memlekette yaşamayı seçmesi.. Daha doğal olamazdı..

Dünyanın binlerce farklı yerinde, binlerce küçük mucize yaratılıyor.. Mesela ben seni düşünüyorum.. Mesela sana yazıyorum.. Mesela..

Aşk, terbiyesizlik cüretini kalbimizden almaktadır..

Şimdi kalbime bir olta salacağım, ya nasip diyerek.. En büyük balık sensin, yine seni tutucağım...

Ak derim, kara dersin.. Uğruna kan dökersin.. Hep kendi kanın, yandaşsız şovalyem..

Aklındaki her sorunun, içindeki her çıkmazın cevabı var bende; hem de kafiyeli.. Bir gün duymak istersin diye, usul usul biriktiriyorum..

Sayfalarca yazdıran aşkı; unutsan bi dert, unutmasan ayrı! Unutcaksın da ne olacak? Ne yazcaksın? Yazmasan ne olcak halin?

Herkes gider, her hikaye biter, her yıldız kayar.. Biz de arkalarından şarkılar yaparız.. Biz işte, aşıklar..
Oysa yapılması gereken; gidecek olanlar ile, kalmaya niyeti olanları ayırdedebilmek! Gitmek isteyeni tutmak yerine, kalmak isteyene yer vermek..

Hiçbirşey, olması gerektiği gibi değil.. Çünkü hiçkimse, olması gereken yerde değil..

Her gece; yıldızları kırpar, tozlarını başucundan uykularına savururum.. Tüm o parlayanları senin sanırsın.. Aşk benimdir, sihir sanırsın..

Sana ait herşeyi, hazinem olarak sakladığımdan herkesten.. En derinime sakladım ellerini de.. Gözleri değsin istemedim..

Keyfin yerinde ve herşey çok güzelken, ansızın boğazına düğümlenen o yumruyu anlayamıyorsun değil mi? Kurduğumuz bağın karşılıklı olduğunu kabul et artık!

Aşkın doğası katil, defalarca da sorsan nedenini; alacağın tek cevap sessizlik olacak.. Hangi cellat açıklayabilmiş, ellerindeki kanı?

İstediğin gibi yaşayamıyorsan, istediğin gibi de ölemiyorsan bir taraftan.. Araf'tasın işte, hoşgeldin aramıza.. Çok fazla sorgulama!

"Az kalsın ölüyorduk" bazılarımız için bir bir kurtuluş, bazılarımız için ise bir hayal kırıklığı cümlesidir..

O kadar yanlış şey var ki, hangisini düzelteyim? “Dahi” anlamındaki -de' yi ayrı yazmıyor, yanlış şehirlerde yaşıyor, yanlış insanları seviyorlar..

Ne uyuyabiliyor, ne yazabiliyorsun.. Saçma sapan bir "hiç" liğin ortasında, saçma sapan kalakalıyorsun.. İşte bunlar hep benden..

Bu gece ölmemiz gerektiğini biliyor, fakat yöntemi yakıştıramıyorduk kendimize.. Destansı olmalıydı falan.. Kendimize kıyamıyorduk!



7.05.2013

TeSPiT

Bazı şeyler sizinle birlikte yaşar ve sizinle birlikte ölür..
Oysa bu, ne kadar kötüdür..
Mesela, İlber Ortaylı'ya bişi olsa (Allah Korusun) adamaın kafasındaki onca bilgi, onca birikim uçup gidecek.. Keşke bu tip muhteşem beyinleri koruma şansımız olsa.. Ölümler bize bunca şey kaybettirmese...

Kazım Koyuncu mesela..
Gittiği yere ne çok nota, ne çok melodi götürdü..
Amy Winehouse, Kurt Cobain, Freddy Mercury...
Keşke; akıllarındakiler ya da kalplerindekiler, saklanabilseydi bir yerlerde..

Bu aralar bir hayat gerçeği olarak ölümü düşünüyorum..
Karamsar bir bakış açısıyla değil, dediğim gibi sadece hayatın bir gerçeği olarak..
Herkes bir gün göçüp gidecek..
Arkamdan neler söyleyecekler diye merak ediyorum mesela bazen..
Ben gene şanslı azınlıktanım..
Yaptığım iş, pek çok insanın üstünde iz bırakmamı sağlıyor..
Ya hala otelde çalışıyor olsaydım mesela..
yer altında yaşayıp, yer altından işe gidip, yer altındaki ofisimde; birilerinin harcayacağı ve bu harcama sonunda birilerinin kazanacağı paranın hesabını tutuyor olsaydım...

Oysa benim içimde henüz söylenmemiş o kadar cümle, kulaklarımda henüz dinlenmemiş o kadar çok müzik var ki.. Yapmak istediğim çok şey, şimdiye kadar biriktirdiğim kıymetli anılar var..
Okumayı öğrendiğim andan itibaren, okuyarak geçirdiğim zamanları toplasanız; yıllar eder.. çok okudum..Ne hikayeler dönüyor kafamın içinde.. Neler gördüm, neler dinledim, neler yazdım, ne çok güldüm, nelere ağladım..

Tüm bunların benimle birlikte mezara girmesini istemiyorum.. Yıllar sonra, birileri benimle aynı duyguları hissettiğinde ya da benzer çıkmazlarda boğulduğunda; benim yaşadıklarımı görüp/duyup, kolay yoldan çıksın istiyorum..

Her insan şahsına münhasır ve fakat her olay öle değil..
Yüzyıllar önce insanlar neye ağladıysa, ne için pişmanlık duyduysa; biz de aynı şeyleri yaşıyoruz aslında.. sadece bilmiyoruz bunun böyle olduğunu.. çünkü saklayamadık duygularını, onlarla birlikte gömdük toprağın altına.. mecburen sıfırdan başladık sonra.. Herşeyi tekrar tekrar yaşadık, tekrar tekrar aynı sorunlara çözümler bulduk..

Ve maalesef bizden sonrakilere de olacak olan bu.. Benim yaşadığım her sorunu ve bu sorunlara bulduğum çözümleri benimle birlikte gömecekleri için; aynı sorunlarla karşılaştıklarında mecburen özüm bulmak için zaman kaybetmeleri ve acı çekmeleri gerekecek..

Amerika'yı tekrar keşfetmeye gerek yok aslında, burda keşfedilmişi var..
5.05.2013

CüReT!

Yeterince yükselebilirsem ve yenebilirsem uçma korkularını, ana dilimizin ortak kelimeleri o kadar artacak; biliyorum.. Ama bunca ortaklık da fedakarlık gerektirecek.. Ya sen, ya ben, ya da bizden biri işte.. Her yeni kelime, aramızdan birini alacak! Aynı dili konuşabilmek için, içimizden birini feda etmeye hazır olmamaktan korkuyorum! Her birinden alınan yeni kelimelere tutunarak ayakta kaldığımızı bildiğimden.. Yoksa yalnızlıktan korkan kim? En kötü iki kişiyiz, yalnız değiliz ki.. Farklı coğrafyalarda nefes alan, ama birbirinin varlığından haberdar olan.. En fazla biraz daha siyah.. Hangimiz esirgedi cüretini? Tarih ders almıyor...O almıyorsa, ben de almıyorum; o kadar! Sebep mi lazım dünya; zemine oturtmak için? Gerçeklemek için, aczine müteakip? Al    o zaman!





2.05.2013

ToTeM

3 önemli sayı, 3 mühim..

hiç üç defa dilemedim aynı şeyi, bu da benim batılım..

bir gün karşıma üç defa dileyeceğim bir şey çıkar umuduyla, lamba cinimi hep beklettim..

ve şu aralar, ikinci defa aynı şeyi dilemek üzereyim..
ilkini dileyeni oldu biraz..
olacağı yok gibi..
böyle giderse ikinci kez dileyeceğim aynı şeyi..

bu dilediğim şeyin hakkı, 3. defa dilenmek sanıyorum..

ve eminim ki, 3. defa dilersem olur..

ama isterim ki, 3. yü diletmeden gerçek olsun..
böylelikle totemimi, dileğimdekiyle birlikte kullanabileyim ;)

1.05.2013

HaBeR!

Dün muazzam bir iş teklifi aldım blog!
istanbul'dan..
Gerçekten çok büyük bir otel grubunun, iki yeni otelinin cost control sorumluluğu!
yani cost controllük değil, oradaki cost controllerin tepe yöneticiliği!

ağzım açık kaldı teklifi duyunca!

ben 3 senedir bu işi yapmıyorum, üç senedir piyasadan hatta istanbuldan uzağım..
ama demek nasıl bir imaj yaratmayı başarmışsam, böyle bir teklifte ilk akla gelen isim olabiliyorum..

teklif ettikleri paraya gelince, saklamayacağım 4500 lira...
benim verdiğim cevabı duymak ister misiniz?
"ben o paraya çalışmam!"

şu an pek çok kişinin bana küfür ettiğini sezer gibiyim, kulaklarım çınıl çınıl çınlamakta :))

peki onların bana karşılığında verdiği cevabı duymak ister misiniz?
"haklısınız, bütçemiz sizin için oldukça eksik ama en kısa zamanda düzenleme yapılacak"

yok dedim kardeş..
o işi yapacak birini arıyorsanız, kesinlikle çok tecrübeli bir olmalı..
o kadar tecrübeli biri de, bu paraya çalışmaz..

"belki istanbula dönmek istersiniz diye düşündük" dedi bi de :))
istanbula dönmeyi düşünecek olsam bile, bu paraya çalışmam kardeş..
sen onu bi katla bakalım 2 ye :))

küfür etmeyin ne olur! :))
ama bu işin ederi budur :))

neyse..
sözün özü, kendimi yeniden aranan kıymetli ve yetkin hissettim a dostlar..
yıllar yılı istanbulun tek kadın cost controlü olarak çalışmak ve işimi de hakkını vererek yapmanın, sonunda ise hiçbir çirkinliğe bulaşmadan ayrılıp üniversitede hoca olmanın ödülü bu sanırım..

evet burda bahsedilen kadar kazanmıyorum ama.. azıcık aşım dertsiz başım derler ya, aynen öyle..

ha özlemedim mi sektörü, hem deliler gibi özledim..
burda öğrencilerime bile ders olarak anlatıyorum cost işini..
o tabloları, raporları gördükçe içim cız ediyor..
ama yine de dönmek istemedim.. istemiyorum..

göğsüm kabardı, gurur duydum kendimle..
hala da duyuyorum..
bana bunu yaşatan, iş teklifi sahibine de gönülden teşekkür ediyorum..
umarım aradığı kişiyi bulur :D
 
MüTeveLLi HeYeTi © 2009. BaLıK GöZüNDeN İNeK!