Problems can arise, however, when those who do not understand the hospitality industry propose legislation that will result in costs or infringement upon individual rights that far exceed the societal value of implementing the proposed regulation.

bu cümleyi birileri; sadece bana iyilik olsun diye çevirebilir mi bea?
baba hadi bea :D
hı?
29.10.2009

ChiCKeN TRaNSLaTe

durmaksızın çeviri yaptığım, cumhuriyet bayramından; sevgiler saygılar...
apaçık bi ilan vermek istiyorum bu vesile ile; ödevlerimin sayfasını 5 liradan çevirecek birini arıyorum.. sıcak para :)
ana dilimi konuşamaz hale gelmem de böle bi günde nasıl da ironik; değil mi canlar?

evet; çevirilerimi yapmaktayım tam gaz.. hayat ise, bu sebepten olsa gerek, inadına durağan... evden dışarı çıkmadım, gerçi çeviri yapmasam da çıkmazdım ya... polar sabahlığımın içinde, olabildiğine puhidi takılmaktayım..
şimdi ise, önümde kahve, meyve, çikolata, sigara, bisküvi fln var; bilgisayarım dışında..
ondan sonra, ben neden durmaksızın kilo alıyorum...

hayatı algılayamaz durumdayım var ya.. sadece gece oluyo, sonra gündüz oluyo.. hepsi bu.. günler birbirinin aynı.. artık yüksek lisansa gittiğim günler bile rutine bağladı. eskiden salı olduğunu tespit etmeme yarıyodu, şimdi artık o da yok.. mütemadiyen "bugün günlerden ne?" diyorum.. en popüler repliğim bu, şu aralar.. apansızın ölür gidersem, hep böle derdi rahmetli fln diyin, iyi anın beni.. kafası doluydu, çok çalışıyodu diyin.. aklınıza kötü şeyler getirmeyin..

bi de eve temizlik için kadın tutmaya karar verdik ev arkadaşımla.. çok sosyetik olduğumuzdan, elimizi sıcak sudan soğuk suya sokamayız şekerler.. etimiz ne budumuz ne bizim, anlamadım.. ama ev arkadaşıma göre evimizin ümraniye çöplüğünden farkı yokmuş... bi de alerjiden vuruyo beni.. "kanka zaten toza alerjin var, bi de böle tozlu tozlu şeylerin içinde daha da kötü oluyosun.."
ne diyim, a mı diyim, b mi diyim? cevap veriyorum; hepbiri!

aha! bu arada ehliyet sınavı sorularına baktım; korkarım ilkyardım ve trafikten geçicem! hatta şansım yaver gider de hatırlamadığım cevaplar doğru işaretlenmiş çıkarsa, motordan bile geçerim.. işte o zaman sevgilim, bana bi araba hediye etmek zorundasın işte!

başka da bi cacık yok valla.. bu yüksek lisans beni benden aldı.. siz siz olun, yapmayın anacım kendinize bu kötülüğü..

A major goal of this text is to provide unit managers with up - to - date information they need to responsibly fulfill their HR - related obligations to their employers, employees, society, and, most important, to themselves.

bu da size kapak olsun :D
26.10.2009

GüN MaRDiN :p

günaydın ey ahali!
gecenin köründe yazdığım son yazıdan beri, hayatımda hiçbişi değişmedi... sadece zamanım kısaldı biraz daha.. ama bu olumsuzluğu, tüm güne yansıtacak değilim..
ofisteyim şu anda... dünkü maçın yankıları sürüyor, müdür odasında yapılan sözde sabah toplantısında.. bi kazım yankılanıyo ama izlemediğimden oynadı mı adam, onu bile bilmiyorum..
ne komik ha, bu şekilde insan bilgi bile sızdırabilir önemli kurumlardan.. canlı canlı bağlanıp, mail atamasa bile bloglara yazarak :)
sabahın erken bi saatinde uyandırıldım sevgilim tarafından, kahvaltı yapmak ve çeviriye devam etmek için. bi baktım evde herkes ayakta.. ev arkadaşım uyanık, onun kankası kalmıştı dün gece, o da ayakata.. e biz de uyanıksak; sanırsın pazar öğleden sonra :) özendirmek gibi olmasın lakin, kaşarlı poğaça, zeytinli poğaça, simit, çay, peynir.. alaaam, bi daha olsun bi daha yerim :)
sonra da güle oynaya düştük yollara... yolda bi laf ettim, koptu adam... hani bi laf var ya, bana hazır verme nasıl kazanacağımı öğret baanında.. onu anlatmaya çalışmıştım ben aslında.. ama sözün orjinali gelmeyince aklıma, uyduruverdim ben de bi benzerini.. dedim ki, "sana üzüm vermeyeceğim, sana bağcıyı dövmeyi öğreteceğim" anam yol boyunca attığı şen kahkahalarla bütün metro ahalisinin yüzü güldü... :D
neyse ne, pazartesi bugün malum.. iş çok, ben de fazlaca enerji yok.. henüz enerjim tavandayken aradan çıkarayım da, sonra eziyet olmasınlar.. malum yarın yokum, bu sefer çarşamba da olamayacağım.. e perşembe desen 29 ekim.. abowww, bu akşam gidecem, cuma mı geri gelecem? çok çalışmam lazım o zaman benim :D
hadi bakalım şimdi herkes önüne baksın...

bu saatte oturmuş, çeviri yapmaya uğraşıyorum.. saat sanki 4 olmuş fln gibi geliyo bana.. oysa baktım şimdi, daha 1'i 10 geçmekte imiş..

bütün günümü buna ayırdım ama öylesine kötü bi çeviri oluyor ki, uykusuzluğuma ve suratımdan fışkırttığım sivilcelerime değmeyecek bi not alacağım karşılığında.. tabi yetiştirebilirsem.. yetiştiremezsem, onu bile alamıcam sanırım :(

üstelik de pembe yorganlar içinde, yastığını ordan oraya savura savura uyuyan bi sevgilim var.. bi de bana der "deli yatıyosun" diye :) yatabilmek için neler vermezdim...

aslında amaçsızlığından şikayet edip de bu yüksek lisans yapma işine sardığım hayatım; nasıl da rahatmış... maç bile izleyemedik bu akşam... neymiş, insan kaynakları yönetimi!

bi de cumartesi ehliyet sınavına girdim, yetmezmiş gibi.. bütün derslerden kalan tek kişi ben olucam sanırım. arkadaş, insan trafikten fln geçer bari; di me!

şimdi acaba kaç insan evladı net başında dır dır etmektedir? keşke diyorum, çalışmak zorunda olmasaydım be.. okuluma gidip, sabahlara kadar pc başında pinekleseydim.. hatta okulu da s..r et, evde koca felan bekleseydim ya..

ehu, uykusunda bağıran ama çıkardığı seste zerre anlam olmayan bi adam mı arıyosunuz? pembe yorgan altında yatıyo burda, gelin alın :) "hıam!" dedi kendileri, anlam vermeye uğraşmıyorum :) hayır, niye bağırıyo, onu çözemiyorum...daha mı etkili oluyo ki? kabus fln görüyo olsa, şefkat göstercem de; hıam nedir ya?

sevgili profesörüm, (adını vermek istemiyorum burda) bu bana yaptırdığın çevirinin her bi kelimesi kadar kımız akıtsınlar boğazından! o kadar diyorum..

yatıyorum ben ya, yarın işe gitcem bi de.. te allam..
23.10.2009

PaLaRe





hayat zor...
ama ben de kolay biri sayılmam :D

üstüme üstüme gelse de herşey, boğulacak gibi hissetsem de zaman zaman,blogumu arabeske çevirse de yer yer; üstesinden geleceğim, hatta gelmek zorunda olduğum bi dünya şey var..

bu esnada yalnız olmamak da güsel...
sevdiğin biri için bişiler yapmak da..
gerçi karşılığında bedel ödetmiş olsam da, yine de güsel...

bu yaşımda bile, öğrenecek bişiler bulabildiğime göre; gençlik yıllarımı boşa harcamışım galiba sanırsam..


ps: bu yazı pek çok kişiye hiç bişi ifade etmeyebilir... etmesi de gerekmemektedir.. aslında hiç bi yazım, birilerine bişiler ifade etmekle mükellef değildir..
22.10.2009

SiVRi KuLaK


scottie bizi türkçeye çevir, çok rica edicem!


spark mıydı yoksa sivri kulak?



bi cumartesi çalışmasının daha sonuna gelmiş bulunmaktayız..
şimdi eve gidilecek...
sevgilimle dahiyane bi plan yaptık bugün için..
ben gider gitmez devirip kıçımı yatcam..
takriben 2 saat kadar uyuyup ders çalışmaya başlıcam.
sonra sevgilim gelcek, evi toplayıp bulaşıkları yıkıcak dünden kalan..
bölece akşama beraber geçirebileceğimiz zaman kırıntıları yaratmış olcaz, elbirliği ile..

hayat güsel bi iş bölümü zannımca...
16.10.2009

UzuN ZaMaNDaN SoNRa

şikayet edip durduğum bişi vardı, bi süredir.. kendime zaman ayıramamak.. gerçekten de şöle bi müzik bile dinleyemiyordum ne zamandır... ama dün gece, şeytanın bacağını kırdım..
iş yerinden bi arkadaşımın, pek güsel bi oğlu var.. bu çocuk benim içinde çok özel.. çünkü hamilelik sürecine şahit olduğum, doğduğunu gördüğüm, beni ilk gördüğü anda anne karnında duyduğu sesimi tanıyan, kucağıma aldığım fln ilk çocuk... ona daha doğmadan, ilk hediyesini ben almıştım mesela.. kafka'nın "değişim"ini :) doğmamış çocuğa kafka mı alınır diyenler de oldu, doğmamış çocuğa kitap mı alınır diyenler de... ama ben okumayı ilk öğrendiğimde, annemin kitaplarını karıştırırken, bulduğum ve ilk okuduğum kitap olmuştu değişim.. ilk doğum gününde de Hayyam aldım hatta,hediye olarak...istedim ki hamuru bana benzesin.. arkadaşımın da temennisi bu yönde.. oğlum senin gibi olsun der hep, sağolsun...
neyse, dün gece bu çocuk için bir müzik arşivi oluşturdum... 1GB'lık bi MP3 player verdi arkadaşım, yüklemem için.. içine dünya müziklerinden klasiklere kadar, doldurdum da doldurdum... ben ne seviyorsam, yığdım içine... karışık dinlendiğinde oldukça enteresan bi sentez çıkıyor ortaya.. maria callas'tan sonra bueno vista, gregoriandan sonra bregovic...
ve şimdi aynı müzikleri kendi bilgisayarıma attım ofiste.. o kadar keyifliyim ki... müzik dinliyor, sakin sakin çalışıyor ve sert kahvemi yudumluyorum bi yandan..
tamam; yetişmesi gereken bi sürü iş ve ödev olabilir.... attığım adımın adı stress olabilir.. ama biraz mola herkese lazım...
Müzik Güsel Şeydir...
15.10.2009

Ne BekLiYoR

canım sıkılıyor... bişiler yazmak zorunda hissediyorum kendimi.. son zamanlarda, kendi yazdıklarımı okumaktan ben bile sıkılıyorum.. ama 92 olmuş izleyen sayım; 92. nin gözlerinden öpüyorum..

yine param bitti üstelik.. daha da ayın 15'i bugün... kirayı verices, son dakkada gol atan faturaları ödeyinde 2 lira param kalcak... ayın 26 sına kadar ne yapacağım hakkında fikrim yok.. iktisat bana göre değil.. tek ortak noktamız, marjinal fayda peşinde oluşumuz..

ne zaman param bitse, canım abuk şeyler istemeye başlıyor.. mesela şu anda, aç oluşumun da etkisi olsa gerek, kocaman bi whooper menü istiyorum... yanına da sufle istiyorum.. üstüne mi demeliydim? sufle şart değil gerçi, beni kadayıfın tellerinde boğun... kadayıf mı yapsam?

hiç halim yok... uykum var, yorgunum, çeviri yapmam lazım.. bu ajitasyonu sürdürürsem, içinizden biri bana acıyıp "gönder iki sayfa da ben çevireyim" der mi? derse de ben ona güvenir miyim ki len? oturup her cümleyi kontrol etcem diye kasar, ben yapsam daha kısa sürerdi tribine bağlar mıyım ki? yok yok, bana iyilik yaramaz...

annemle konuşurken "neden kuzenine vermiyosun, bi kısmını da o çevirsin" dedi.. "yok anne ya, bırak o dangozu, kendinden başkasına ne faydası olmuş şu ahir ömründe" dedim ama.. hiç de aklıma gelmemiş ha.. oysa anadilinden hallice ingilizcesi var.. kafa durdu mu duruyo... lafımı yiyip arasam mı?

içimde bi ses, "iyi şeyler olacak kızım, sık dişini" diyo sürekli.. yıllardır duymamıştım bu sesi.. unutmuşum varlığını.. "yeniden hoşgeldin pis yalancı" demekten alamıyorum kendimi...

annemi online veritabanlarının arasına saldım, insan kaynakları hakkında araştırma yapıyo.. 5 tane makale gönderdi bi günde.. kendisinden çekiniyorum bundan kelli...

nutellaya bandırılmış taze fındık...
Human Resources Management
ne b...ktan iş ya... niye ben ecnebi bi adamın, ana dilinde yazdığı bi ders kitabını ana dilime çevirmek zorundayım ki?
neden hocamın işine yarayacak bir çeviri yapmak ve bundan fayda sağlamaya çalışmak zorundayım...
4 kişiyiz bu dersi alan...
300 küsür sayfalık bi kitabı, 4 kişi çevirmek zorundayız..
ne olacak biz bu çeviriyi bitirince?
hoca bize not verecek, biz de bu dersi geçip yolumuz devam edeceğiz...
oysa onun elinde mükemmel bi yabancı kaynak olacak, çevirisi yapılmış....
tüm yayınlarında faydalanabileceği, atıf yapabileceği ve bunun için çaba sarfetmeyecği bi kaynak...
o yayın yapacak, o yükselecek, onun saygınlığı artacak..
bense, haftada 6 gün çalışmak zorunda olduğum halde, uykularımdan çalarak, az buçuk ingilizce bilen herkese bi sayfa bile olsa çeviri yapması için yalvararak; yüksek lisans bitireceğim...
kızgınım..

gerçi ben; hayatla ilgili kızacak çok şey buluyorum.. benim kızgın olmam için vesileye hacet yok...
ama bu; kızmak için geçerli bi mazeret bence...
ilk kez kızgın olmakta haklıyım belki..

ben de bu işin altından kalkmazsam, bana da polly demesinler..
!!!!!!
12.10.2009

ChoCLaTe DeLighT


allaam...

çikolataya bandırılmış, çifte kavrulmuş lokum kadar güsel bişe olabiler mi dünyada?

mesela kahve ile, cama nazır bi kanepede, bi kutu gitmez miydi şimdi?

oy oy oy, yaşasın veda eden stajerler :D

11.10.2009

AnneMin Evi

herşeylerden kaçtım, annemin evine geldim; sevgili blog...
zaten annem heyecanlı.. şu yüksek lisans mevzuu başladığından beri, kendisiyle bi yüzyüne oturup konuşmuşluğumuz olmadı...siz bile ondan daha çok şey biliyosunuz yane.. dedim şimdi ayrıntıya inerim, annedir sıkılmaz.. dinler beni sonsuza kadar, ben de şu iştahımı atarım biraz.. ama yok ermeni imzasıymış, yok altın portakalmış derken; bütün gece yanyana tv izledik annemle.. sabah da ona keza..
yaklaşık yarım saat sonra ayrılacağım burdan.. kardeşimin evine gideceğim bu kez.. çevirilerden birini kendisine kaktırdım da, sölemesi ayıp... biraz gaz vercem...
daha annemle oturup iki kelam etmiş değiliz.. şu anda içerde börek fln yapmakla meşgul... yanıma koycakmış, yeterince beslenmediğim konusunda kaygılı da kendisi.. sanki 500 kilo fazlası olan ben değilim.. ben de yetersiz besleniyosam, kimler nerelere gitsin...
neyse sözün özü, annemin evine geldim ama annemi görmedim sanki, evet bi suret vardı ortada ama..
bi de kediye alerjim var malum.. evde de 2 tane kedi... gözüm pörtledi yine gece... bütün sinüslerim boşaldı bi ruko tuvalet kağıdına.. hapşurdum, tıksırdım, gözyaşı akıttım.. ne uğruna ha? börek mi?
sor sevgilime, ben daha alasını yapıyorum artık anneeeee :D
10.10.2009

TıKıRTıLaR...


kedi sever gibi seviyorum seni.. önce hafif hafif, ürkütmeden.. boynunun altını kaşıyorum... sen mayıştıkça, göbeğe doğru kayıyorum.. uzanıyorsun hafiften, kollarının arasına uzanıyorum... hep naif, hep yumuşak davranıyorum.. ama ne zaman ki; sevgim çığrından çıkıyor, hafif okşamalar yetmiyor; sıkıveriyorum göbeğini.. kürkünün arasına parmaklarımı geçiriyorum... huzursuzlanıyorsun önce.. yavaştan kıpırdanmaya başlıyorsun.. ama duramıyorum... kollarını, bacaklarını seviyorum sert hareketlerle... göbeğini sıkıştırıyorum bi yandan... doyamıyorum, duramıyorum.. canını yakmıyorum hiç ama rahat da edemiyorsun...

sonunda basıyorsun cırmığı... ellerimi kanatıp, hızla uzaklaşıyorsun... arkandan bakıyorum, ellerimde tüylerin...

9.10.2009

TaVSiYe...

hayatımın saçma sapan şekillerde yoğunlaştığı şu günlerde, kendime bi mola istemeye karar verdim...
bu akşamı "nevizadeye gidip, sevgiliye bi bira ısmarlama gecesi" ilan ediyorum.. bi bira ama, fazlasını ben çekmem :D
arada kaçmak lazım elbet.. çünkü geçen gün şöle bi düşündüm de, ne kadar uzun zaman olmuş, sevdiğim bi müziği bile dinlemeyeli... keyif için bişiler okumayalı, film izlemeyli fln... kendimden geçmişim de, farkında değilmişim...
ha bu akşam farkındalığımı mı arttıracak? yoo.. olsun ama, bi nefes alayım, kafi...
herkeşe lasım , şiddetle tavsiye...

bi nefes alın, ey ahali... durun ve ne yapmakta olduğunuza bakın... yapmakta olduğunuz şeyden, memnun olup olmadığınızı bi tartın.. bunu mu hayal etmiştiniz? etmediyseniz şayet, neydi hayal ettiğiniz? ne kadar yakınsınız, en azından hayallerinize?
biraz düşünün, mutsuz olmayın ama.. sadece farkına varın ve bişiler yapmaya bugünden başlayın.. ilk adımı da nefes alarak yapın...
paraya kıyıp, güsel bi yemek ısmarlayın kendinize.. tek sefere mahsus olmak üzere... olsun be ya... ne borçlar ödeniyo, bu da arada kaynar gider.. dert etmeyin... severseniz şayet, güsel bi şarap alın mesela eve giderken.. bi tütsü yakın, biraz camdan bakın... nefes alın, nefes...
baştan başlıyorum ben.. en baştan.. tüm çabalarımı, geçmişimi geride bırakmayı, bişilere sıfırdan başlamayı göze alarak hem de... yıllardır korkumdu bu, mutsuzluğumun da kaynağı.... ilk adımı attım, şimdi bekliyorum.. artık kendimi daha kıymetli hissediyorum...
deneyin.. en azından denedim diyebilmek, yıllar sonra kendinize hesap verebilmek için deneyin...
8.10.2009

OTeL

otelde çalışmak pek güsel bişi olabiliyo yeri geldiğinde...
mesela kıyafet konusunda...
ben işe başladığımdan beri ne bi gömlek ütüledim, ne bi pantalon yıkadım...
üniforma ile çalışmıyorum ha, yanlış anlaşılmasın.. personelin, otelin laundry'sinden faydalanma hakkı var.. kirlenen kıyafetleri veriyorum çamaşırhaneye, 2 gün kadar sonra temizlenmiş, ütülenmiş olarak geliyor... dolaba koy, istediğin zaman giy.. vallahi büyük rahatlık.. işten çıkarken kotumla ve converslerimle arz-ı endam ediyor olmak da cabası...
alışveriş merkezlerinde fln işten çıkmış kadınları-adamları gördüğümde pek üzülüyorum.. hele de kadınlar, empati kurmam kolay olduğundan olsa gerek, onlara pek acıyorum.. topuklu ayakkabılar, etekler ya da pantalonlar, gömlekler fln... çok zor valla... herkes evine yakın yerde çalışmıyo ki.. servisi olan var olmayan var.. o ayakkabılarla, o kıyafetlerle otobüse, minübüse binmek fln... pek fena...
bu sebepten, evde yıkadığım herşeyi ütüsüz giyiyorum.. bi de ütü mü yapcam? eğer önceden planlamışsam, ne giyeceğimi.. veriyorum otele, ütülü olarak alıyorum.. ama ani bi kararla giyiyorsam artık ütüsüz fln, hiç sallamıyorum.. keza ütü yapmayı da bilmiyorum.. öle tek çizgi mizgi; brrr...
zaten ütü nedir ya... uzaya giden bi ırkız, daha kumaşın kırışmasını önleyemedik.. önledilerse de tabana yayamadılar demek ki.. bilim bilim için midir ki?
son zamanlarda okuduğum bilim felsefesi kitapları fln, bozmuş olabilir beni...
fazla düşünüyorum.. ya da sadece fazla felsefik konuşuyorumdur..
ne diyodum? otel...
güsel şey otel... çok güsel para kazandırıyor.. bu işin içinde biri olarak, acuk parası olana, şiddetle tavsiye edebileceğim bi yatırım çeşidi.. vallahi mis...
neyse, banane elalemin parasından... benim giysilerimi ütülüyolar ya, gerisi beni ilgilendirmiyo.. nası ki lisede yaptığın polinom hesaplarının ne işe yarayacağını bilmezdin, aynı şuursuzlukla çalışır gibiyim adeta..

herkeşe iyi günner...
5.10.2009

NeDiR?

koca bi haftasonunu daha yedik bea!
işin yoksa pazartesinin altından kalk şimdi.. bi de yüksek lisans için hem salı hem çarşamda bulunmalıyım okulda. oysa iş yerim ile sadece salı günleri diye konuşmuştuk.. hakkımda hayırlısı bakalım, umarım sorun çıkmaz. çok korkuyorum be atom!
bi ehliyet kursum var ki, daha henüz gidebilmiş değilim hiç. bu akşam siftahı yapacam işalla.. tabi üşenmez isem yine..
yarın sabah da 5 te fln kalkıp, 06.30 otobüsüne bincem maalesef... ancak yetişiyorum derse çünkü.. otobüste bi uyuyorum ama, salya sümük valla :D
hayatım birden fazla fazla hızlandı.. naapsam bilemedim..
bi de evdeki internet gitti. modem bozuldu, komşudan ödünç modem aldık, onu da pclere tanıtamadık... tam da kaynak fln araştırmam gereken zamanda.. yıllardır facebook için internet ödedik durduk, bana mısın demedi.. ilk kez gerçekten lazım oldu, patladı gitti.. işalla bu akşam o konu da çözülecek...
dün gecenin körüne kadar "bilim felsefesi" adlı bi kitap okudum ve not aldım.. eski öğrencilik günlerime döndüm resmen.. ama bu kadar sıkıcı olabileceğini hiç tahmin etmemiştim... çok sıkıldım yaw...
şarap! evet evet.. bu akşam dolaptaki şarabı lıkırdatmalı... mmmh, ayvalık şarabı :D
ama erken yapmalı bunu, erken yatmalı çünkü.. sabah erken kalkılacak malum.. offf ama ya...
3.10.2009

BuGüN

siyah sürme sürmeyen ne olsun!

makyaj yapmak istiyo canım, feci şekilde.. ama bugün yarım gün çalışcam nası olsa diye, makyaj çantamı evde bıraktım.. az sonra çıkıp eve gideceğim.. ve gider gitmez de, sevgilim elde tutkal mobilya tamir etmekle cebelleşirken; duş alcam, saçlarımı sarcam, makyaj yapcam.. hazırlancam kısacası... akşama kardeşimle buluşup cevahire gitces.. kıntım kıntım olcam ben bugün!
güsel olcam çook...
2.10.2009

KiM?


kim terketti beni?

doksandınız daha dün, kim gitti de seksendokuz kaldınız?


1.10.2009

KaRPuZ

beynimi karpuz misali dörde kesmek istiyorum... içten bir parçalanma yaşıyor zaten.. kimden neyi saklıyorum... ayırayım gitsin.. her biri dilimi, daha düzenli kullanırım hem. her olay, yerini bilir..
iş yerinde unutulmaması gerekenler
yüksek lisans için yapılması gerekenler
para ve borç hesapları
sosyal hayat-arkadaş ihtiyaçları...

yapmam gereken sürüyle iş, okumam-yazmam gerek bi dünya şey, ödemem gereken bi dünya fatura ve ekstre, aramam gereken bi dünya arkadaşım ve ailem var..

bi de örgü örmek istiyorum oysa... soğuk kış gecelerinde, üstümde polar sabahlığımla, ayaklarımı uzatıp yumuş yumuş örgüler örmek...
 
MüTeveLLi HeYeTi © 2009. BaLıK GöZüNDeN İNeK!