26.07.2011

TaTiLDeYDiM

yeni döndüm.
yaklaşık 6 günlük bir aile yanı kaçamağı yaptım.
kardeşim, kuzenim ve ben; eski günlerdeki gibi kızkıza takıldık..
oysa artık çok zor derdik hep. çünkü kuzenimin nur topundan hallice bi oğlu oldu 7 ay kadar önce. evlendik ve çoluk çocuğa karıştık diye zor gibi gelirdi ama başardık valla :))
yanımızda 7 aylık bebekle plaja da gittik, çarşı pazar da gezdik, içip sarhoş da olduk...

insan değişmiyor, sadece uyum sağlıyor.
bunu bilmek çok güzel. şartlarını yeni hayatına uydurabilirsen, herşey güllük gülistanlık.

tabi evlerimizi, kocalarımızı özledik. ama bu bile güzeldi. insanın ardında özleyeceği birini bırakması ve özlendiğini bilmesi de çok güzel.

annelerimizle de beraberdik üstelik. benim annem candır, canandır :)
teyzem de hallicedir hani.. yanında sigara içilemiyor olması dışında, mis gibi insandır. ama onun bu kuralcı katılığı bize, çatılarda sigara içme zevkini tattırdı yeniden. ergenler gibi hissettik kendimizi :)

bol bol eskilerden konuştuk, yenileri paylaştık. hayat ne yaparsa yapsın, ne kadar uzak köşelere savurursa savursun; insan kardeşinden ve kardeş bildiklerinden uzaklaşmıyor. bu da güzel.

ne çok güzel şey yaşadım şu 6 günde.

beni üzen tek şey Amy Winehouse'un ölüm haberi oldu.
çok severdim, çok..
sabah kahvesi yanında gazetemi elime aldığımda gördüm haberi, şok oldum.

pek çok kişi için artık eskidi bile bu haber. neler yazıldı, neler çizildi.
ama ben yazmak zorundayım. görevimi ifa etmek mecburiyetindeyim.

benim için önemliydi onun müziği.
kendimden çok şey bulduğum, sıkılmadan dinlediğim..

beni bilen bilir; bir şeyi sevdiysem, defalarca yapmaktan sıkılmam hiç.
beğendiğim kitapları (hiç abartmıyorum) 20 defa okumak da, tüm gün boyunda kesintisiz tek şarkı dinlemek de; tam benden beklenecek hareketler.
işte bu kız, benim için; tek gün şarkımdı, aynı şarkımdı, yeterdi artık sıkılmadım mıydı..

hatta bir başsağlığı telefonu bile aldım o gün.
amy öldü, benim başım sağoldu..

çok üzüldüm, bir daha müzik yapamayacak diye..
ben aynı şarkıları dinlemekten sıkılmam ama, yenilerini de reddetmezdim.
uysalca onları da dinler, ezberler ve ezberletirdim.

keşke daha yaşasaydı..

18.07.2011

Die WeLLe



çok değişik bir film..
izlerken tüylerimiz diken diken oldu..
öyle korku filmi de değil, sadece ürkütücü...

almanya'da geçiyor (adından da anlaşılacağı gibi)
onların eğitim sistemi bizden farklı olsa gerek, son hafta "proje haftası" yapıyolar.
iki sınıf var; biri otokrasi, biri anarşi..
normalde beden öğretmenleri olan adam, eskiden sıkı bir anarşist olmanın verdiği azimle, anarşi sınıfını istiyor. ama onu,başka bi adam almış. mecburen bizimkine otokrasi kalıyor.
o da öc almak istercesine, farklı bir şekilde işliyor dersi.
zaten tantana burda kopuyor.
kendi tarihleri ile yüzleşiyorlar, hitler konuşuyorlar.

beni en çok sarsan diyaloglardan biri şöleydi.

öğretmen: sizce yeniden otokrasi hakim olur mu almanya'ya?
öğrenci: mümkün değil; bizler artık çok eğitimli, çok farkındayız.

ve sonrasında ortaya çıkan sonuç korkunç!

güç insanı sarhoş eder, güç insanı sallar..
gücü eline geçiren, başkalarına zulmeder.

grup olmanın bilinci, insanları sarhoş eder, sarsar.
grup olanlar, dışarda kalanlara zulmeder.

hitler nasıl ki, buradan bakınca "bize sapkınca gelen" düşünceleri ile dünyanın tarihini değiştirdi.
bu filmde nasıl olduğunu anlıyorsunuz.
tüyleriniz dikile dikile hem de...






not: based on a true story
anam!
paul simon geliyomuş ya...
niye kimse bana haber vermiyo?
allahtan gazete okuyoruz.

neyse ki, bu adamın gelişi bende hezeyan yaratmadı.
pek de öle dinlediğim biri değil.
ha yaşayan efsane, ölmeden görsek iyiydi ama; napalım antalya'dayız :p

o zaman biz de burdan saygılarımızı iletelim kendisine..





bazı insanlar tanırsınız
tanıyor olmanıza rağmen sevilecek bi taraflarını bulamazsınız..
güzel /yakışıklı değildirler..
akıllı ya da zeki değildirler..
iyi insanlar değildirler; herkes kadar iyi, herkes kadar kötü..
onları sevilesi yapan herhangi bir tarafları yoktur.

ama onları çok seven, çok çok seven birileri vardır yanlarında, kıskanırsınız.
basitliğin, sıradanlığın şansıdır bu..
belki basit insanlar tarafından sevilirler ama çok sevilirler.
ellerinde çiçekler ve yanlarında sevgilileri/eşleri ile poz verirler.

onlara istedikleri herşey verilir, sonsuz destek görürler, haklarında kötü laf ettirilmez, yorulmalarına bile tahammül edilmez.
çünkü çok sevilirler.

bu kadar sevilmek için ne yaptıklarını anlayamazsınız..


ya da onlarınki gibi bir hayatınız yoksa, kendi suçunuzu arasınız.
neyi eksik yaptığınızı düşünür durursunuz.
gecelerce uykusuz kalırsınız.
onların hakettiklerini haketmek için ne yapmak lazım geldiğini bulamazsınız.
birilerinin prensesi/prensi olamadığınızı düşünürsünüz.
olmak istersiniz, hakettiğinize eminsinizdir.
ama olamazsınız.

onlardan daha güzel, daha akıllı, ya da iyi, daha başarılı olduğunuz halde; sonsuz vericiyken üstelik; birilerinin prensesi / prensi olamazsınız..

kimse siz yorulmayın diye rahatından fedakarlık etmez, etse de kafanıza kakar.
bir gün yapsa, ertesi gün aynını bekler.
yorulup yorulmadığınız umrunda değildir.
yaptığınız fedakarlıklar görülmez, görülse de mecburiyetiniz olarak alınır.

boşuna demezler, "allah insana çirkin şansı versin" diye...................

13.07.2011

Oooff..........

uzun zamandır shiny happy olduğumdan mı, bu duruma uyum sağlayamadığımdan mı, ruhumun bi tarafı karanlık olduğundan mı bilmem; taşımayı reddettiğim kadar ağır bu gece.

ben de ezberlediğim rotadan şaşmadan, diyetimi ödemeye niyetliyim.

buyrun sizin de içiniz kararsın.

ben de kendime bi votka hazırlayayım..






ölümsüzlük varsa da sıkı pazarlığa tabi ise, bu adam için kullanasın.
sonsuza kadar müzik yaptırasın; çaldırasın, söyletesin.
biz fanilere de dinletesin.
bu sayede arındırasın, temizleyesin..
dinimiz, amin.
12.07.2011

Ne Ki?

dünya sizin oyun alanınız, onu iyi kullanın :p

bir kaç gündür aklımda bu slogan var. hangi reklamda kullanılmıştı hatırlamıyorum ama aklımdan da çıkartamıyorum. ne bir adım geri gidebiliyorum, ne bir adım ileri.

buralar acayip sıcak. haftasonu kemerdeydim. sevdiğim bir arkadaşım geldi diye gittim. e antalyaya gelen kişi denize girmek ister. burda 4 ten önce sahile gidilemiyor. ben de 1 saat için şezlonga para vermeyelim dedim çünkü en geç 6 da dönmek istiyordum eve. bu durumda biz de belediye plajı tabir edilen ve halk arasındaki adı amele plajı olan yere gitmek durumunda kaldık.
bir ara suda iken etrafımda - ki takriben yarım metre mesafede- adamlar görünce midem ağzıma geldi.

maalesef antalya -diğer tarafları bilmem ama özellikle kemer- bitmiş durumda. bu kadar talebi kaldıramıyor. üst yapı olanakları tamam ama, alt yapı dediğimiz doğası kaldıramıyor. tanımadığınız insanlarla aynı küvete girmiş gibi. bi de herkes çıplak doğal olarak. mayo diyorsunuz ama amele plajına gelen halk tabakasının mayo estetiğine sahip olduğunu söyleyemeyeceğim. o kadar çok pansiyon-motel-otel var ki, rekabetten dolayı fiyatlar dipte. e hal böyle olunca, herkes orda. eğer deniz kıyısındaki lüks otellerde kalmıyorsan, mecburen ya o otellerin kapattığı plaja para vereceksin ya da amele plajına gideceksin. oysa o kadar güzel bir yer ki kemer.
benim gittiğim arkadaşın ailesi orda yaşıyor uzun zamandır. iki katlı bahçeli bir evleri var. hayat o kadar tatlı ve o kadar rahat ki orda. ama sahile inince meridyen atlamış gibi oluyorsun. başka bir dünya. zaten çarşısında dolaşmaya kalkınca türkçe hariç her dille rahatsız ediliyorsun, satıcılar tarafından. cevap vermeyince de, "haaa türk la bunnar, ehe" diyorlar. aralarında bir kod fln olmalı.
antalyada en güzeli, klimalı bir mekanda film neyin izlemek. biz de öle yaptık. amele plajından korkup eve dönünce açtık kendimize bir güzel dizi. (V adlı diziye başladık. zuzaylı hikayesi) bira aldık, cips aldık, yayıldık koltuklara, mis :)
siz de şayet antalya tarafına tatile fln gelmeye niyetliyseniz, ucuz pansiyona gitmeyin. kıyın paraya sahil otellerine gidin. hem astarı yüzünden pahalıya geliyor; yemekti, plajdı derken; hem de istemediğiniz bir halk kitlesiyle burun buruna kalıyorsunuz.benden sölemesi.

Polly, antalyadan bildiridi :))
7.07.2011

Mırmır


hayvansever olmak, bir sıfat değil; bir sorumluluktur.
hayata, canlılara ve varoluşumuza karşı sorumluluğumuzdur.
başına kötü şeyler gelmiş ya da yaralanmış bir hayvanın yaşaması için gereken tedavi insan beynindeyse, gereken aletler insan tekelindeyse; ihtiyaç duydukları şeyleri sağlamak bizim insanlık görevimizdir.
elimizdeki imkanları kullanmak ve kullandırmak; mecburiyetimizdir.

veteriner hekim değilim. bu durumda beynimdekiler Mırmır'ın işine yaramaz. bu durumda benim elimde, onun işine yarayacak ne var? para!

ben elimde olanı Mırmır'la paylaşmaya hazırım. şimdilik elimdekini paylaştım. paylaşmaya da devam edeceğim. sizler de, "çok şükür, yaşıyoruz" diyebilmek için, dünyaya ve hayata borcunuzu ödeyebilmek için; Mırmır'a yardım etmek zorundasınız. elinizde ne varsa. beyniniz yardımcı olabilecekse beyninizle, paranız varsa paranızla, o da olmadı duanızla; bu güzel hayvanın yanında olmalısınız!

Mırmır'ın hikayesi: bir apartmanın kapıcısı tarafından omuriliğine tekme yemiş bu güzel kedicik. kendi halindeyken üstelik. sokakta yaşar iken. onu himayesine almış ve bakımını üstlenmiş olan kişinin notu da burda. hayvan sahipleri bilirler, her türlü veterinerlik ücreti yüksektir. her ne kadar veterineri de büyük oranda indirim yapmış olsa, beynindekiler için ücret talep etmese de, kullanılan ilaçlar için bile olsa, bir masrafı var bu bakımın. ve Mırmır'ın bakımını üstlenmiş olan Funda hnm'ın tek başına bu tedavinin altından kalkacak gücü kalmamış durumda. elimizden geleni yapmak biraz da bize düşüyor. buyrun, Mırmır'ın hikayesine.



ŞUAN MIRMIR HİÇ YÜRÜYEMİYOR!KAFASINI KALDIRAMIYOR. ARKADAŞLAR! VETERİNERİN SÖYLEDİĞİNE GÖRE DİREK ENSE OMURİLİK BAŞLANGICINA TEKME YEMİŞ! RÖNTGENLERİNE GÖRE TEDAVİSİ ÇOK ZOR VE UYUTMAK İSTİYORLAR! MR ÇEKİLMESİ LAZIM AMA ÇOK PAHALI! NOLUR YARDIM EDİN!!!!!ÇOK ACI ÇEKİYORRRRRRRRRR!YATALAK ŞUAN YEMEĞİ BİLE TEK TEK ELİMLE YEDİRİYORUM AMA AKŞAMA KADAR ÇALIŞIYORUM.VETERİNER BAŞKA ÇARE YOK MR PAHALI AMA SİNİRİN ZARAR GÖRÜP GÖRMEDİĞİ BİR TEK ÖYLE ANLAŞILIR MR ÇEKTİRİCEK YER BULMAK LAZIM DİYOR. KESİN SONUÇ O ZAMAN BELLİ OLUR DEDİ. YoK MU MR'I UCUZA ÇEKEBİLECEK BİRİNİ TANIYAN?

ŞUAN ÇOK KÖTÜYÜM! BİRLİK OLUP MIRMIR'I KURTARALIM NOLUR!ONU YAŞATMAK İSTİYORUM UYUTMAK DEĞİL! İNSANLARDAN ÇOK KORKAR! BU ADAMLARINDA CEZA ALMASINI İSTİYORUM!KALBİM ACIYOR YAAA :(


http://www.facebook.com/media/set/?set=a.160553910680941.38152.100001789991983



5.07.2011

UCuZ

ucuz kadınları severim.











ucuzdan ne anladığımız da önemli tabii bu aşamada..


çok güzel kadınlardır, burası su götürmez bir gerçek.


ama onlar "çok güzelim ama çok da safım; gün görmemiş bi meleğim, az önce gökten düştüm" havasında gezmezler. onlar güzelliklerinin farkındırlar ve bunu da ele güne göstermekten çekinmezler. süslenirler, giyinirler.. en yüksek topuklar, en iddialı kıyafetler hep bu hanımkızların üzerindedir. sexy olmaktan, dikkat çekmekten korkmazlar. hatta severler de...


bir de cesurdur bu kadınlar.. mücadelecidirler. toplum baskısına boyun eğmez, canları ne çekerse onu yaparlar. haklarında ne deneceğini zerre umursamadan arz-ı endam ederler sağda solda. en gözde erkeklerle gezer, en güzel yerlerde görünürler.


üstelik bir de aşık oldularsa, uğruna mücadele ederler. kendilerini ortaya koymaktan çekinmezler. el değmemiş güllerle mücadelede, kalın botlarla gelincik tarlasına girmekten çekinmezler. gözleri kara, kulakları söylenenlere tıkalıdır.


onlar ne isterlerse alırlar.


hayat uzun yol elbet. sonrasında kendilerini nasıl bir hayatın beklediğini bilmezler, söylenenleri de kulak arkası ederler. carpe diem kadınlarıdır onlar. yarına daha çok vardır. mühim olan bugünün en güzeli olmaktır.


karşı konulmaz kadınlardır. elde etmeyi kafalarına koydukları hiçbir erkek uzak kalamaz onlardan. ha bu ilişkiler uzun da sürebilir, kısa da.. acı da çekebilirler. hatta çekerlerse de en ağırını çekerler.en fazla onlar içer, en ağır rezaleti de yine onlar çıkarırlar.





niye anlatıyorum bunları. Lale Devri dizisindeki Yeşim karakterinin ucuzluğuna hayran kaldığımdan sanırım. aşık olduğu için çıkardığı rezaletlere parmak ısırdığımdan. takdir ettiğimden değil ama helal olsun dediğimden. aklına koyanı yapan, istediğini alana kadar mücadele eden ve gecelerce yatakta ağlayarak bekleyen kadınlardan olduğu için.





yalnız bahsettiğim ucuz kadınları, gerçek ucuz kadınlarla karıştırmayın lütfen. bar köşelerinde erkek bekleyen kadınlar değildir anlattıklarım, sevdiklerim. ucuzluğun da bir asaleti vardır. zaten diziyi izleyenler, ne demek istediğimi anlayacaklardır.

aşık olan, olduğunu anladığında alışık olduğu şekilde savaş baltalarını çıkaran, yetmediği yerde bin türlü oyun çeviren; ama aşık olduğu adamın karşısında ağlamadan tek kelam edemeyen.. ben; güçlü ama zayıf, kudretli fakat savunmasız, gösterdiği ile sahip olduğu arasındaki fark uçurum olan kadınları severim. siz ister ucuz deyin, ister muhteşem..
3.07.2011

AkşaM YeMeĞi

karnıyarık-pilav-cacık

annem bile bölesini yapamadı şu ahir ömrümde :))

vay beeeaaahhh!!!
 
MüTeveLLi HeYeTi © 2009. BaLıK GöZüNDeN İNeK!