nice haksızlıklar, nice acılar var şu hayatta..
kardeşim ile oturduk bu gece ve kendi ailemizden başlayarak, geçmişe doğru gittik adım adım..
bizim görmemiz mümkün olmayan lakin tarihin çarşaf çarşaf yazdığı, bizim durumumuzda çarşaflara ne hacet bir geçmişi konuştuk..
ben bilerek apolitik kalmayı seçtim yıllar yılı; hala da öyleyimdir.. lakin kardeşim öyle olmadı, olamadı.. ben babamın genlerini, o ise anneminkileri taşıyor ne de olsa...

tarih; kim ne derse dersin, göreceli bir kavram.. nereden baktığınla o kadar ilintili ki.. bir an sol kolun inmemecesine havada uyumaya razıyken; diğer bir an "gereken buydu" nun huzurunda rahatlayabiliyorsun..ben rahatlayabiliyorum belki de.. omurgasızım çünkü :) ben, bana dokunmayan yılana ömür biçmeye hevesli olmayanlardanım.. ama taraf olmayı çok önce seçmiş olanlar, kafalarında taraf olma gerekçelerini çok çok iyi hazırlamışlar yıllar yılı... ben tırnaklarımı törpüler iken, onlar empatinin ..mına koymuşlar.. hesaplaşmışlar, düşünmüşler, uykusuzluklarla savaşmışlar.. nihayetinde bir taraf belirlemişler ve neden o tarafta olduklarına dair kapı gibi sebeplerini taşımışlar senelerce, "bi soran olur" diyerekten.. yılların tozlu sorusunu ancak benim kadar cahili sorar zaten.. o tozlu cümleler de ancak benim gibilerin üstünde parlatılabilir..

ben, sadece vicdanının pusulasını kıble almış insanım... empati yapamam ama gözlerimi kapatırsam yaşanmışı yaşayabilirim.. ben; insanı acısından tanıyanlardanım..acıyı çeken her kimse, eşittir benim için.. solcusu da, tartaklandığında yazıktır bana göre, sağcısı dövüldüğünde de.. türkü de acı kayıptır neticede, kürtü de.. insan ortak paydasında.. savaş mı? o savaş benim de değil, orada öldürülen 14 yaşındaki kız çocuklarının da değil..

bir gün rüzgar tersine döner; ordakiler gelir sizin çocuklarınızı öldürürse, aynı sessiz pasif tepkiyi vereceğim. çok üzülecek ve o günün şartlarına göre pek çok kişinin karşı çıkacağı lakin yazmazsam vicdanımın uykularımı rahat bırakmayacağı yazılar yazacağım buraya.. ha; o gün de, bu gün gibi rahat etmeyecek vicdanım; ayrı..
bugün bizim çocuklarımız gidip, onların çocuklarını öldürüyor; sonra onların çocukları bizim çocuklara misilleme yapıp can alıyor.. arada kadın ve çocukların canı yanıyor, hem de her iki taraftan.. bizim penceremizden bakılınca, ölümün tarafı olmuyor..

doktor ya da öğretmen olmak istiyoruz.. hepimiz, nerede yaşadığımızın ne önemi var?  sevgilimiz bize sürpriz evlenme teklif etsin istiyoruz, çocuklarımıza koyacağımız adlara şimdiden karar veriyoruz, perdeler beğeniyoruz evimiz için...

öldürülmek istemiyoruz!!
gerekçesi, nedeni ne olursa olsun.. emri kim verirse versin.. yaşamak istiyoruz biz.. dinlenecek nice melodi, okunacak nice şiir, yazılacak nice ilan-ı aşk mektubu var daha muhattabına ulaşmayacak..

bu savaşın tarafı hiç olmadı ki.. anne-babalarımız zamanında sağcılar ile solcular savaşmaktaydı.. bugün türkler ile kürtler savaşıyor.. o gün nasıl ki anne-babalarımız kaybettiyse en çok şeyi, bugün de kaybedecek olan biziz.. hayallerimizden başlayıp, bugünümüz ve geleceğimizle devam edecek kayıp envanteri.. kaybedilen her can; bir parça hayal, bir parça aşk acısı, bir parça gelecek kaygısı.. kaybedilen her can, bir umudu bu ülkenin; doğduğumuz yerin ne önemi var, arkamızdan gözyaşı dökecek anamız-kardeşimiz oracıkta beklerken.. yakılan ağıtların meali kaç yazar?

0 yorum:

 
MüTeveLLi HeYeTi © 2009. BaLıK GöZüNDeN İNeK!