23.08.2011

KoNuNuN ÖzÜ

dünyanın tam tepesinden bakıyorum.
yuvarlak bir cismin "tam tepesi"nde olmadığımı iddia edecek bi done olmadığından, bu savımda iddialıyım üstelik.
eskiden yüksekten korkmazdım ben. takribi 17 yaşımda, yağmurlu bir günde arkadaşımın odasının camından 45 derece eğimli çatının ıslak kiremitleri üzerine çıkıp, ayaklarımı da aşağıya sarkıtıp bira içmişliğim bile var.
insan gençken daha az korkuyor herşeyden. "bana bişey olmaz" larla dolu oluyor ceplerin. olsa da zaten kimse seni anlamadığından, kaybedecek hiçbirşeyin yokmuş gibi geliyor.
yanından geçerken laf atan iri yarı krolara küfür edebiliyor, sabaha karşı taksimde bi başına sarhoş yürüyebiliyor, en iddialı kıyafetleri giyip dolaşabiliyorsun. ne yüksekten, ne insanlardan korkuyorsun.
ama büyüdükçe/yaşlandıkça; hayatın mı kıymetleniyor, anılar oluştuğundan mı yaşadıkların sürdürülmeye değer görülüyor, "yapacak çok şey var daha" diye mi düşünüyorsun; orasını bilmem. ama yüksekten de, insanlardan da korkar oluyorsun. yanında geçen eli yüzü düzgün adamdan bile tırsar, cam silmekten dahi ürker oluyorsun.
oysa insan büyürken en çok acı biriktiriyor.
güzel anılar, tatlı heyecanlar, dahiyane bilgiler, eşsiz deneyimler.. evet! ama en çok acı.. dost kazığı, arkadaş çelmesi, aile hilesi fln.. e bu hainliklerle dolmuş taşmış hayatın nesi, ergenliktekinden daha kıymetli?
belki de kilit cümle, "daha yaşanacak çok şey var" dır? her insanoğlunun şu ahir ömründe başına gelenler benim de başıma gelmeli diyorsun. ben de okumalıyım, ben de iş bulmalıyım, ben de evlenmeliyim, benim de çocuğum olmalı, hatta çocuğumun da çocuğu olmalı ki ki kendisi benim torunum olur. (evet, tam olarak bu sırayla sevgili fevkalade olağan)
hatta şebnem ferah'ın şarkısı bile var yahu bununla ilgili. "gelinlik giymeden, ışığı görmeden, bebeğimden önce, vazgeçtim dünyadan" fln diye. demek ki bir beklenti ile yaşıyor insan. bazı şeyleri yaşamadan ölmek istemiyor. belki de ergenlikte, tüm bu hayaller yaşanamayacak kadar uzak göründüğündendir.
düşünsene daha 17 yaşındasın; kim çocuk yapacak, ohoooo.. sırayı şaşırmayalım; lise bitecek, üniversite kazanılacak, bir sürü çirkin kurbağa öpülecek, şanslıysan belki yakışıklı prens bulunacak, iş bulunacak, para kazanılacak, yakışıklı prens ülkesini beklesin diye beklenecek, evlenilecek, kariyer yapılacak, sonra hamile kalınacak, 9 ay paytak yürünecek, sonlara doğru atom bombasına benzenecek, yavrulanacak.... şaka mı bu be!

her ne ise...
konunun özü anlaşıldı heralde, di mi gençler?




1 yorum:

fevkalade olağan dedi ki...

sıra çocuğa gelince hafiften bi tırsıntı gelmiş bünyeye.. olur olur.. sırası gelince o da olur.. erkek olursa adını yusuf koyun bence.. hatta göbek adı da yusuf olsun.. yusuf yusuf.. ehhi..

 
MüTeveLLi HeYeTi © 2009. BaLıK GöZüNDeN İNeK!