çocukken; insanların hayatlarının aşkına nasıl oup da ulaşabildiklerini merak ederdim.
bizim sokaktan ayşe abla ile, yukarı sokaktan mehmet abi evlenirdi mesela.
nası bir şans bu derdim, hayatının aşkı bi arka sokakta yaşıyormuş meğer.
sonra sınır denen şeyle tanıştım.
insanlar sınırları dahilinde bi gerçeklik yaratıyorlardı kendilerine.

ilk aşk denemelerimde de benzer kaygılar taşıdım.
"şimdi bu adama aşık olduk ama ya afyonda yaşıyorsa hayatımın aşkı" demekten geri kalmadım.
bu da insanı çok deneme ve çok yanılmaya götürüyor elbet.

bi laf var ya -bayılırım- "yakışıklı prensini öpene kadar, pek çok çirkin kurbağa öpmek zorundasın" diye.
o hesap.

ama teknoloji denen şey, sınırların çoğunu ortadan kaldırdı. şimdi insanlar internet üzerinden, karşılaşma şanslarının hiç olmadığı birileri ile tanışıp aşık olabiliyorlar.

ya da gitmenin imkansız olduğu yerlere gidiverip yeni insanlar tanıyabiliyorlar.

ben mesela kocamla internet sayesinde tanıştım.
bir arkadaşım; 10 sene süren ilişkisini zor da olsa bitirip yeni bir başlangıç yapmak için gittiği almanyada hayatının aşkı ile tanıştı ve evlendi.

ha; almanyadan biri ile evlenmek bana pek olası gelmese de, o inanmış o adamın hayatının aşkı olduğuna. eskiden olsa o adamı görme şansı hiç yoktu. değil ki tanışıp aşık olmak vs.

velhasıl kelam, teknoloji güzel şey.

0 yorum:

 
MüTeveLLi HeYeTi © 2009. BaLıK GöZüNDeN İNeK!