8.04.2009

CaRPe DieM

Ölü Ozanlar Derneği filminde geçerdi bu söz, hatırlayan var mı? Robin Williams; öğrencilerini okuldaki bir ödül dolabının önüne götürür, o gün itibari ile belki hayatta bile olmayan gencecik adamların resimlerini gösterir ve kulaklarına bu sözü fısıldardı. “Carpe Diem” Gencecik Ethan Hawke, mmmmmmm :)
“Günü Yaşa” demek, bilmeyen varsa, info olsun... Geçmiş için üzülmeyi ya da geçmişin ne de güzel olduğunu düşünmeyi bırak... Gelecekle ilgili kaygıları da, sıyır at başından.. Bırak yıllar sonranın hayallerini kurmayı.. Günü yaşa!
İşte bendeniz de dün gece, naçizane bir karar aldım efendim.. Günü yaşama kararı... “Yarın nice olacak halim” diye düşünmeyi bırakma kararı... Yeri geliyor, öyle büyük olabiliyor ki bu tarz kaygılar; yaşadığı andan tat alamaz oluyor insan. “Ya bu adam yarın bi gün beni üzerse?” deyip de, bu günü hem kendine hem de ona zehir etmenin anlamı ne? “Ne çok sevdiler beni, bu da aynı öyle sevsin” demek de, pek bir iyi niyet kazandırmıyor insana... Varsa yoksa öfke, varsa yoksa kriz... Kendimi rahat bırakma kararı aldım aslında ben... Ben kendimi ne kadar rahat bırakırsam, kontrolüm altında olan herkesi ve herşeyi de o kadar rahat bırakırım; bildim..
“Bugün bitsin artık” diye düşünmekten de vazgeçmeliyim sanırım. Çalışıyor olmak, iş yerinde mutsuz olmak ya da yaptığın işten sıkılmış olmak; bahane değil.. Her gün birbirinin aynı.. Hani şu reklam varya, “geriye dönüp baktığında, bıraktığın iz bu kadar aslında” diyen. Çok sarsılıyorum ben o reklamı izlerken.. O kadar gerçek, o kadar benim hayatım ki... Her gün aynı saatte kalk, aynı araçla işe gel, aynı masaya otur, aynı yüzlere bak, aynı esprilere gül, aynı işi yap, aynı saatte çık, aynı araçla eve dön, aynı eve gel, aynı koltuğa otur, aynı şeyi iç, aynı şeyleri izle, aynı şeyleri konuş, aynı saatte yat....Hayata bıraktığım iz, evimle işim arasındaki bir metro tünelinden ibaret aslında... Hep yorgun ve hep mutsuzum.. Hep istiyorum ki akşam olsun, çıkayım şu ofisten... ve sonra akşam oluyor, çıkıyorum şu ofisten... sonra gün bitiyor ve ben bir gün daha eskimiş oluyorum. Bir gün daha yaşlanıyorum... Hayat geçiyor işte, hep bir şeyleri bekleyerek.. Yazın gelmesini bekleyerek, tatile gitmeyi bekleyerek, haftasonunu bekleyerek, doğumgünümü bekleyerek vs..
Ama artık en azından çabalama kararı aldım. Her gün, yeni gün; farkında olarak. Bugün olan hiçbirşey, yarın olmayacak. İyisi de kötüsü de, bugünde kalacak işte... en iyisi, hatırlanacak günler yaşayabilmek... en azından seneler sonra, şu yaşımı hatırlamamı sağlayacak bir şeyler yaşamak...
İşte ben dün; naçizane bir karar aldım efendim... Robin Williams, bir ödül dolabının önünde kulağıma fısıldadı, yanımda gencecik Ethan Hawke; “Carpe Diem”

0 yorum:

 
MüTeveLLi HeYeTi © 2009. BaLıK GöZüNDeN İNeK!