ne güsel bi oyundu yahu....
herkese şiddetle tavsiye ederim....
aklınca zeka küpü bir erkek ile, hakkınca zeka küpü bi kadın arasındaki 15 yıllık evilik muhasebesi...
hafızasını kaybetmiş olan adam, karısına hayatını hatırlatması için taleplerde bulunur..karısı da, geri çevirmez bu teklifi; anlatır da anlatır... fakat adam zeki ya... aslında yalan söylemektedir. her bişey domuz gibi hatırlamaktadır. karısının kafasındaki ideal yaşamı anlattığının farkındadır. oysa bir tartışma anında kafasına karısının vurduğunu bilmekte, nedenini öğrenmeye çalışmaktadır... yer mi kadın bunu, yemez elbet.. ütopyasını anlatır durmadan. adam en sonunda, bildiğini/hatırladığını ima eden şeyleri bir bir dökülmeye başlar..
önce balayı tatilinin yerini kaçırır ağzından, sonra gerisi çorap söküğü gibi gelir. kadın kendini suçlu ve zor durumda hissetmektedir.. mi acaba :)
adam suçladıkça üste çıkar, adam bağırdıkça daha çok bağırır...
üste çıkar, üstte kalır...
neticede kadının kıskandığı için, kocasının kafasına sert bir cisimle vurduğu; aldatılmaktansa katil olmayı tercih ettiği ortaya çıkar.
kocasını çok sevdiği, onu başka kadınlarla düşünmenin onu ne hale getirdiği konusunda uzun bir de tiradı var hatta :)
neticede adamın haklı olarak girdiği kapıdan, oyunun sonunda kadın haklı olarak çıkar.
kocasını terk eder...
15 yıllık evliliğini bırakıp gider.
adam sahnede tek başına ağlamaktadır.
yaklaşık 7 dk süren gözyaşı seli esnasında; adam kendisini öldürmeye çalışan karısını ne kadar sevdiğini ve ne yaparsa yapsın hep haklı (!) olduğunu anlar...
ve kadın bu aydınlanmasnın bitmesini bekler gibi, o anda eve geri gelir.
kocasının yanına yaklaşır ve adam, karısına 15 yıl önceki gibi bir aşkla yeniden evlenme teklifi sahnesini oynar..
kadın da kabul eder :)
suçlu bir kadın ile haklı bir erkek arasında başlayan oyun, suçlu bir erkek ve mağrur bir kadın arasında sona erer...
kadın deli gibi sevilmekte, erkek çılgın gibi pervane olmaktadır...
"hayat" dedirtir insana..
hayat, heyhat!
adam suçladıkça üste çıkar, adam bağırdıkça daha çok bağırır...
üste çıkar, üstte kalır...
neticede kadının kıskandığı için, kocasının kafasına sert bir cisimle vurduğu; aldatılmaktansa katil olmayı tercih ettiği ortaya çıkar.
kocasını çok sevdiği, onu başka kadınlarla düşünmenin onu ne hale getirdiği konusunda uzun bir de tiradı var hatta :)
neticede adamın haklı olarak girdiği kapıdan, oyunun sonunda kadın haklı olarak çıkar.
kocasını terk eder...
15 yıllık evliliğini bırakıp gider.
adam sahnede tek başına ağlamaktadır.
yaklaşık 7 dk süren gözyaşı seli esnasında; adam kendisini öldürmeye çalışan karısını ne kadar sevdiğini ve ne yaparsa yapsın hep haklı (!) olduğunu anlar...
ve kadın bu aydınlanmasnın bitmesini bekler gibi, o anda eve geri gelir.
kocasının yanına yaklaşır ve adam, karısına 15 yıl önceki gibi bir aşkla yeniden evlenme teklifi sahnesini oynar..
kadın da kabul eder :)
suçlu bir kadın ile haklı bir erkek arasında başlayan oyun, suçlu bir erkek ve mağrur bir kadın arasında sona erer...
kadın deli gibi sevilmekte, erkek çılgın gibi pervane olmaktadır...
"hayat" dedirtir insana..
hayat, heyhat!
info : Haluk Bilginer
Vahide Gördüm
1 yorum:
mimlendiniz. :)
Yorum Gönder