ne güseldik be gençken..
inanıyoduk herşeye.. en çok da kendimize.. önümüzde durabilecek kimse yoktu. ne istersek yapabilecek kadar güçlü, herşeyi bilecek kadar akıllı, en büyük acılardan sağ çıkmış kadar olgunduk.. cesurduk bi de. mühim olan da bu değil mi zaten; istemek başarmanın yarısı değil mi? çok istiyoduk, başarmış sayılırdık...
ama hayat öle bi terbiye diyo ki insanı, sustalı maymuna döndürmek derler ya; aynen öle.. kafana vura vura, ezber ettiriyor; duvarlara çarpa çarpa, sınırlarını belletiyor. kalksa bile o sınırlar, asla geçmeye yeltenmiyorsun bi daha. hep olduğun yerde, bi sağa bi sola.
sonra "bi tek adım atsan, ne kadar kolay olduğunu göreceksin. biraz cesaret et.. yapabilirsin" diyenlere; henüz yaşamadıkları için acıyarak ve yaşamadıkları için özenerek bakıyorsun. anlatamıyorsun.. hayatı boyunca kola içmiş birine; asit ortak paydasından yola çıkarak, birayı anlatabilir misin? anlatamıyorsun.
susuyorsun...
susuyorum...
benimki; denenmiş bi yenilgidir.
yenilmeyi istemektir, yenilmesinler diye...
yenilgileri geciksin diye..
0 yorum:
Yorum Gönder