Ben bu toplumun belli tabakaları arasındaki ayrımcılığa hiç anlam veremiyorum..
Kast sistemi mi var bu ülkede arkadaşım? Nedir yani?
Misal: çalıştığım company’de normal çalışanlar ile müdürler arasında ciddi bi kayrılma farkı var..
Bendeniz işe girdiğimin ilk yılında terfi edip süpervisor olmuş olmama rağmen, müdür kategorisinde sayılmıyorum. Bu nedenle ne normal çalışanların yararlandığı maddi desteklerden faydalanabiliyorum, ne de müdürler gibi kayrılıyorum. Aslında bu yılan bana dokunmasa, ne kadar yaşadığında bana ne idi; değil mi? Ama bana bu naniği yapmayacaktın yılan!
Ne gibi kayrılıyorlar, hemen aktarayım.. sadece müdürlere, özel sağlık sigortası yapılıyor mesela... pek kıymetli bünyelerini, ssk hastanelerine emanet etmek istemiyor yönetim kadromuz. Aman onların totolarına yanlış yerden iğne vurulmasın, o totolar çok kıymetli.. ya da mesela; müdürlerden otopark ücreti alınmıyor. Hoş gerçi personelinden otopark ücreti alan, verdiği üç kuruş maaşa da göz diken bir işletmecilik anlayışını ben bilmemnaaaapıyım da..neyse.. yaw sen zaten personeline verdiğinin iki katı para veriyosun müdürlerine. Bi de neden attıkları adım bedava bunların? Ya da soruyu tersten sorayım.. sen zaten 2 kuruş para veriyosun personeline.. niye attıkları adım paralı bı insanların? Hastaneye gider, para öder; arabasını parkeder, para öder.. günahtır yaw...ondan sonra, çalışan memnuniyet anketi yaptır insan kaynaklarına; çıkan olumsuz sonuçlar gözünü öle bi korkutsun ki, sonuçları yayınlamaktan çekin de, anket başarısız oldu, istediğimiz veri range’ini yakalayamadık gibi saçma bahaneler uydur.. hadi bari ders al... personelinin ne kadar mutsuz olduğunu gör de, üstünde biraz çalış di mi? Yook, “bu adamlar bizden memnun değil,o zaman gitsinler!” diyip, personelin bi kısmına zam yaparken, bi kısmına yapma.. istifaya zorla, maksat tazminat vermemek... valla ben derim ki; eğer adalet diye bişi sözlükte yer işgal eden 6 harflik bir sarfiyat malzemesi değil ise, bunu yapanların ödeyeceği çok ah var daha..
Tamam bunlar ölümcül haksızlıklar değil.. daha ne haksızlıklar yapılıyor dediğinizi duyar gibiyim.. ama bu bahsettiğim, olmaz denilen yerlerde yaşananların bir örneği.. çalıştığım yere dışardan bakan birinin “orda çalışanlar en az 5 milyar alıyodur, bizi oranın kapısından sokmazlar” dediğini işitmişliği vardır, iş arkadaşlarımdan birinin.. bu şartlar içinde, bunlara maruz bırakılmak insanın gücüne gidiyor.. yine de kuyruğu dik tutmak adına, sağda solda iyi şeyler söylüyoruz.. kol kırılıyor, yen içinde kalıyor..
Günün birinde devran dönüyor.. terfiler alıyor, müdürler oluyorsun.. sana sunulan imkanlar arttıkça; aynı imkanlardan senden başka kimlerin faydalandığını düşünmez oluyorsun.. yükseldikçe kartvizit yazıların, hayatın kolaylaşıyor.. daha rahat, daha geniş, daha mutlu ve daha kolay çalışmaya başlıyorsun.. toton kıymetleniyor da, kendini ssk hastanelerine emanet edemiyorsun.. öğlen arasında iki dakka hastaneye gidip, dişine baktırıp işine dönebiliyorsun, sıra beklemeden, insan gibi muamele görüp.. sonra altında çalışan personelin senden hastaneye gitmek için izin istediğinde, bütün gün işe geri dönmemesini iznini suistimal ettiğine yoruyorsun.. çünkü ne de olsa, hastanede muayene olmak en fazla yarım saat sürüyor senin dünyanda.. zaten hastanede insan muamelesi görmemiş, canı sıkılmış, saatlerce sıra beklemiş, azarlanmış, tartışmış personelinin bir de sen kalbini kırıyorsun.
Günün birinde masana bırakılan istifa dilekçesine anlam veremiyorsun sonra. “Neden ayrılmak istiyorsun” soruna “kendimi kıymetli hissetmiyorum burda. Sürekli işten kaytarmakla itham ediyorsunuz beni.. oysa benim ciddi ciddi tedavi görmem gereken bir hastalığım var. Ve maalesef ssk hastanelerinde bir muayene bir tam gün sürüyor. Siz beni işten kaçmaya çalışmakla suçladıkça, ben sizden de işimden de soğudum. Artık burda, sizinle çalışmak istemiyorum” cavebı da sana fransızca gibi geliyor.
Bak yazdıkça coştum, sinirlerim tepeme çıktı. Yeter!

1 yorum:

Adsız dedi ki...

söölüyorum.
haklısın....

 
MüTeveLLi HeYeTi © 2009. BaLıK GöZüNDeN İNeK!