Üniversitede okurken, konuşabildiğim insan sayısı fazla değildi pek. Sınıf arkadaşlarımın çoğu doğudan gelmiş insanlardı. Edebiyatla, ilgileri olsa bile, haşır neşir olmaya fırsatları olmamıştı pek çoğunun. Aralarında bir kaç istisna vardı elbet. Ama nedense doğulu-batılı ayrımı; bizim sınıf için de geçerliydi. Istanbul, izmir gibi şehirlerden gelenler; ankaranın doğusundan gelen insnalarla muhattab dahi olmazlardı. Bir kamplaşma, bir gruplaşma. Asla birbirini kollayan bi sınıf olamadık, sırf bu yüzden. Ama ben yapmazdım. Yapamazdım, çünkü ben üniversite hayatının ne kadar zor olduğunu yaşayarak öğrenmiş idim. Yalnız çekilmediğini de.. kaldı ki, batının kokoşlarından daha doluydu doğunun varoşları.. kalabalık kaldıkları bi evleri vardı ;önce bi apartmanda, sonra bahçeli bi müstakil binada. Giderdik beraber, içkimizi içer sohbetimizi ederdik. Ben koskaoca üniversite hayatım boyunca, sadece o adamlarla şiir konuşabildim. Mumlar yakar, şiirler okurlardı. Ben pek iyi değilim okuma işinde ama onlar ne güsel okurlardı.. hele bir çocuk vardı, sinan.. ne güsel yazardı be.. tüyleri diken diken olurdu insanın, onu dinlerken.. hepsi az çok kalem tutan insanlardı, ben de fena sayılmazdım. Arada bi oyun oynardık, tamalamaca oyunu. Ama kafamızın güsel olması gerekirdi iyice, çünkü kimse içmeden o kadar cesur olamıyordu. Birimiz bi şiir yazmaya başlardı.bi kıtasını ya da içinden gelen kadarını yazar bırakırdı. Kimse görmezdi onu. Sonra biraz içer, konuşurduk. Kim yazdıysa ilk bölümü, o anlatırdı yazdıklarını, yazdıklarının içindeki yansımasını. Sonra herkesin yüzüne bakar, birini seçer, sen devam et derdi. Seçilen kişi; ilk yazılan bölümü görmeden, tamamen az önceki sohbetin etkisi ile yazardı. Bu; bu şekilde sürerdi ve en son kişi de yazıp bitirince, tüm kağıtlar sıraya konup, sırayla okunurdu. Birbirinden bağımsız kelimeler, kıtalar arka arkaya gelince; öyle muhteşem şeyler çıkardı ki ortaya… o kadar ayrı, bi o kadar aynı hissedişler… bazen aşk şiirleri olurdu yazılanlar, bazen sefalet… genelde aşka yazarlardı onlar. Aşkı severlerdi çok… çok aşık olurlardı, sevdiler mi de çok severlerdi. Şıpsevdi derdik mesela bi tanesine. Ayda bi kere aşık olma potansiyeli vardı kendisinde. Ama o kadar çok severdi ki, yalan oğlum hislerin diyemezdik. Ona yazar, onu yazardı. Okurdu, dinlerdik…
Facebooktaki fotolarımdan birine yorum yazmış, bu arkadaşlarımdan biri. Genelde güsel çıktığım fotoları koymayı tercih ediyorum oraya. Ama bi kaç tane de kıymetli resim var ki, öcüye de benzesem, koymadan edemedim. Kucağımda sarı kedimiz ile, mutluluktan kısılmış gözlerimle baktığım bir resim. Ev hali, saç baş dağınık; olsun. Işte o resmin altına demiş ki “ ben seni böle seviyorum be, süslü püslü halin sen değil gibi sanki” ben seni anlıyorum arkadaşım. Ne demek istediğini anlıyorum. Okul koridorlarında, sarı uzun saçlarıma, makyajlı yüzüme, topuklu çizmelerime yaklaşmazdınız.. tamımaz gibi davranırdık birbirimizi. Arada bi hatır sorcak kadar. Ama akşamları giderdik size, bana bi eşofman altı verirdiniz, makyajımı silerdim, saçımı toplardım, bağdaş kurup otururduk sınırlı sayıdaki küllüklerin etrafına. Bi içer, bi konuşurduk, bi içer bi yazardık.. siz benim o halimi severdiniz.
Ve ben de şimdi, bu hayatıma duyduğum hevesi yavaş yavaş kaybetmeye başladığım şu günlerde; sizin kadar konuşabileceğim kimse olmadığı için hayatımda, yıllardır şiir yazmadığım için belki; çok özlüyorum o halimi.. keşke hala orda olsak. O bıraktığımız yerde.. di mi ama ya?
5 yorum:
ben bile şaşırdım batılı kooşlardan çok, doğu kökenli insanlardan hoşlanmana, sadece burdan tanıdığım kadarıyla hem de.. bana noluyosa lan :D
allah allah, nası bi imaj uyandırmışım senin gözünde?
yok yanlış anlama lütfen, yanlış anlamanı sağladıysam da özür dilerim gerçekten. kötü bi anlamda söylemedim. ama hani böyle fazlaca "şehirli" bi kız olduğunu düşünmüştüm, doğulu olanları aşağılayacağın için filan değil ama onlarla anlaşamayacağını düşündüğüm için öyle yazdım.. tekrar özür dilerim kötü gibi geldiyse yorumum, derinliğini bir kaç yazıyla farkedememiş olabilirim..
yok estafurullah canım...
yanlış anlamadım..
sadece sonuna gülücük eklememişim, hepsi bu
:)
:)
o mum ışığında alkollü şiir gecelerini yapma fırsatım oldu benim de...nasıl güzel bir şeydir o...
ölü sazanlar derneği koymuştuk adını da :)
böle koca koca adamlar kadınlar gelirdi bazen misafir sanatcı olaraktan...ama illaki yerde oturulur haklısın...kanunu o :)
ah ahhh hüzünlendim :(
paylaşsana burdan o şiirleri.
Yorum Gönder