sevgili ces yazmış, "kadının adı yok"
Duygu Asena'nın, edebiyat tarihinin kilometre taşlarından biri ve türk feminizminin ilk yazılı eserlerinden olan bu güzide kitabı ve Atıf Yılmaz tarafından filme aktarılmış hali..
bu kitabı okuduğumda sanırım 14 yaşında ya vardım ya yoktum.. etkilendiğimi, kafamda ampuller yandığını ve hakikaten de o saatten sonra en hafif tabirle pozitif ayrımcılık yanlısı olduğumu hatırlıyorum.
neyse, zaten konumuz bu değil..
artık kadının adı yok diyemez kimse bence.. kadının adı heryerde çünkü.. başörtüsünden haşemaya, bikiniden g-stringlere kadar her yerde ve her şekilde konuşuluyor.. üstelik konuşanlar da en çok, dış kapının mandalları.. erkekler, kadınları kadınlardan daha çok konuşur oldular.. kafalarını kapatsınlar mı, kapatırlarsa ne renk bir örtü ile kapatsınlar, kız çocukları hangi oyuncak ile oynasınlar ki çevre illerden erkekler tahrik olmasın gibi saçma sapan konularda; dur durak bilmeden konuşuyorlar.. "bedenimden elini çek" diye haykıran bir avuç kadının çığlığı ise, beyoğlunun ara sokaklarında yitip gidiyor nicedir..
şimdi düşünüyorum da; Duygu Asena bu günleri görmüş olsaydı, kitabının adı "Kadının Tadı Yok" olurdu heralde..
4 yorum:
Kim ne derse desin bu yüzyıl kadının yüzyılı ve erkeklerin derisini yüzmeye devem ediceksiniz. Ayrıca kız çocuklarının neyle oynayacağını söyleyenlerin bırak erkek olmasını insan olduklarına bile inanasım yok benim :D
ayıp ama godsy.. ne derisi, ne yüzmesi... kanatsız birer melekiz biz:D
azrail de bir melektir:D
bak sen... dil de pabuç kadar :p
Yorum Gönder