Söz verdiğim ve bi türlü yazmadığım Mim’i yazmaya karar verdim en sonunda..
Sevgili Godsy; bana inandın, seni utandırmayacağım :p
“Ne menem bişisin sen” konulu mim; sözünü ettiğim… önce kendimi, sonra da blogumu tanımlamam istenmiş. Aslında genelde hazetmediğim bi konu bu.. “bana kendini anlat bebeğim, içinde tüm sevdiklerin, içinde istanbul olsun” fln.. ben narsizmin doruklarında yaşayan bi insan evladıyım bi kere.. bana -anlat kendini- demek, ardı ardına sıralanacak “polly’e övgüler" le muhattab olmak demektir.. size de yazık bi yerde.. o yüzden, kendimi betimleme kısmını atlıyorum, profoyonelce..
Blogumu anlatacak olursam… bu yeşil sayfa, benim için garip bi geçmişe eşdeğer.. blog dünyasını ilk keşfetmem; daha önce de bahsettiğim gibi, eski erkek arkadaşımın bahsetmesi ile olmuştu. Bi topluluk blogları vardı ve orayı takip ediyordum arada… gizli saklı hem de..O, orayı okuduğumu hiç bilmedi.. ama tek bi gaf bile yapmadı, ne yalan söyleyeyim.. sonra dedim ben de isterim bunlardan bi tane.. ve böylece ilk blogumu açmış oldum.. Polly isimli bu blog, aslında bir kişi için yazılan yazıları ihtiva etmekteydi… karanlık ve melankolikti işte.. sonra dedim, hep böle şeyler yazmak istemiyor ki insan.. bi de günlük hayattan bahsedebilmek için olmalı bi blog.. işte bu sevgili inek, böle doğdu..
Genelde aklıma geleni yazıyorum ben.. konu kısıtlamasına gitmiyorum… şımarıkça tavırlar sergilememeye çalışıyorum ama.. çok uzun yazmıyorum mesela.. Çoğunlukla iş yerinde yazdığım için, uzun sürelerle dikkatimi toplayamıyorum.. ayrıca uzun yazıları okumak, beni sıktığı için; beni okuyanları sıkmak istemiyorum.. evet, sanırım bundan..
Çok renkli bi hayatım yok, bu yüzden de yazdıklarım pek kişinin ilgisini çekmiyor; takipçi sayımdan da anlayabilirsiniz bunu zaten.. :D ama beni okuduğunu bildiğim, benimle ilgilenen bi kaç kişi var ki; sadece onlar okusun diye yazdığım bile oluyo bazen..
Blog yazmak, sorumluluk gibi oldu zaman içinde.. hayatımı parça parça anlattığım, memento gibi bişi… yıllar sonra okuma fırsatım olursa misal, burda yazanlar sayesinde, tüm olayları en ince ayrıntısına kadar hatırlarım gibi geliyo.. bi de seviyorum yazmayı ben.. ellerimin klavyede dolaşmasını; içimden cümleler kurup, karşımdaki ekrana dökülmelerini fln..
Aslında kendime ve yine sadece kendim için yazıyorum ben..
Bir Narsistin Kendine Yaptığı Güzellikten Başka Bişi Değil Aslında…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
Evveliyetle teşekkür ederim amma ve de lakin blogla ilgili en büyük muamma gizemini koruyor.Neden şablon değişse de o inek değişmiyor.Neyi sembolize ediyor verilen mesaj ne vb. gibi sorular cevapsız kalmış :D
o inek, benim canımdır.. nereye gidersem gideyim, benimle gelecektir..
inek fotoları koleksiyonumun en nadide parçasıdır..
adı da "Balık Gözünden İnek"tir..
hem sen bunları neden bilmek istiyorsun bakiim?
işte ben de o inek niye senin canın o kısmı çözemiyorum.ben de inek severim ama sadece et reyonundaysa , neden bilmek istiyorum;Çok meraklıyım ondan.
Yorum Gönder